YAZ AYLARINDA GÜNEŞTEN KORUNMA YÖNTEMLERİ
Yaz aylarında güneşten korunmanın cilt sağlığı için önemli olduğunu belirten Amerikan Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Erkan Koyuncu; “Güneşe maruz kalmak ciltteki pigment üreten hücreleri uyarır, melazmanın oluşmasına ve tekrarlamasına neden olur. Yaşlılık lekesi olarak bilinen lentigolar ise güneşe maruziyetin en fazla olduğu alın, yanaklar, burun, dekolte ve el üstlerinde daha fazla görülürler,” dedi.
Güneş, cilt lekelerinin oluşumunda en önemli etkendir. Hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte, özellikle ciltte oluşan lekelere karşı daha duyarlı olunmalı ve tedbir alınmalıdır. Genelde kadınlarda yanaklar, burun, alın ve dudak üstünde kesin oluşum sebebi bilinmeyen kahverengi geniş lekeler (melazma) daha çok buğday ve esmer tenlilerde 30’lu yaşlardan sonra görülmektedir. Son araştırmalarda ise tiroid sorunu olan kadınlarda melazmanın daha sık görüldüğü saptanmıştır. Açık tenli kişilerde güneşin deride yıllar içinde yarattığı etkiyle ortaya çıkan ve lentigo olarak adlandırılan “yaşlılık” lekeleri ise daha geç yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Bunlar güneşe maruziyetin en fazla olduğu alın, yanaklar, burun, dekolte ve el üstlerinde daha fazla görülürler.
Bazı ilaçlara bağlı olarak leke oluşumu artmaktadır. Kalp ve tansiyon ilaçlarıyla antibiyotikler güneşe duyarlılık yaratarak lekeye neden olabilirler. Leke oluşumu ve tedavi yaklaşımında kullandığınız ilaçları dermatoloğunuza belirtmeniz de önemlidir. Ayrıca, melazması olan kişilerde mümkünse doğum kontrol haplarının kullanılmaması önerilir. Leke tedavisinde ayırıcı tanı önemlidir. Dermatoloğunuz tarafından yapılan incelemede lekeyle kendini gösteren birçok hastalık tanısı konulduktan sonra, farklı yaklaşımlarla tedavi edilebilir. Klasik leke tedavi yaklaşımı her hastalık için uygun değildir.
Güneşe maruz kalmak ciltteki pigment üreten hücreleri uyarır ve melazmanın oluşmasına ve tekrarlamasına neden olur. Bu yüzden güneşten ve solaryumdan uzak durmak, uygun ve yeterli miktarda güneşten koruyucu kullanmak melazmanın ve lentigonun oluşmaması için birinci şarttır. Özellikle bahar ve yaz aylarında yüz bölgesine tahriş yaratabilecek işlemlerin uygulanmasından kaçınılmalıdır. Bu tür işlemler leke oluşumunda veya melazmanın tetiklenmesinde rol oynar.
Kimyasal soyucular, renk açıcı özellikli ürünler, (ablatif/nonablatif) lazer uygulamaları leke tedavi yaklaşımları arasında yer alır. Ancak sonuçlar her zaman yüz güldürücü değildir. Kullanılan yöntem ne olursa olsun tedavinin en önemli adımı, yapılan işlem sonucunu korumaktır. Tam iyileşmeden güneşe korunmasız çıkılması durumunda daha ilk günün sonunda lekelerin tekrarladığı görülebilir.
Güneş koruyucuları melazma ve leke tedavisinde vazgeçilmezlerdir. Güneşten koruyucuların UVA ve UVB ışınlarına karşı etkili geniş spektrumlu fiziksel veya kimyasal koruyucuları içeren ürünleri yeterli miktarda ve sıklıkta uygulanmalıdır. Dışarı çıkmadan 30 dakika önce yüz ve boyun için yaklaşık iki parmak boyu sıkılan güneş koruyucu bütün gün güneşin zararlı etkilerinden koruyacaktır. Leke tedavisinde güneşten korunmayla leke açıcı ilaçlı krem kombinasyonları etkili olmakla birlikte, belirgin bir etkinin ortaya çıkması için 3-4 ay gibi bir süre gerekmektedir.
Yeterli yanıt alınamayan çok dirençli lekelerde ikinci basamak tedavi yöntemi olarak glikolik asit ve TCA gibi kimyasal peeling yöntemleri ve fraksiyonel lazer, düşük enerjili Q anahtarlı lazer veya bunların bir arada kullanılması esasına dayanan kombine lazer uygulamaları uygulanabilir. Ancak hiçbir peeling veya lazer uygulamasının leke tedavisinde kesin ve kalıcı bir etki gösterdiği iddia edilemez.
Güneş yanığıyla karşılaşıldığında yapılması gerekenler:
Çocukluk çağında bir ya da daha fazla su kabarcıklı güneş yanığı, kişinin melanom yani deri kanseri geçirme olasılığını iki kattan fazla artırır. Kişiler tüm yaşamları boyunca alacakları toplam UV’nin %50’sine yaşamlarının ilk 20 yılında maruz kalmaktadır. Bu nedenle özellikle çocukların güneşten korunması, ileri yaşlarda gelişebilecek deri kanserlerinin önlenmesi açısından çok önemlidir.
Güneş yanığıyla karşılaşıldığında öncelikle gölgeli bir yere geçilmeli ve yanan bölgeye soğuk suyla kompres uygulayıp sakinleştirici, parfümsüz bir nemlendirici sürülmelidir. Güneş yanıklarında vücuda yoğurt, diş macunu, limon gibi şeyler sürülmemeli ve vücut su toplarsa bir cilt hastalıkları uzmanına danışılmalıdır. Bol sıvı alımı da çok önemlidir. Aşırı su ve tuz kaybı vücudun ısı-ayar sisteminin bozulmasına neden olur.
Güneş çarpması olarak adlandırılan tabloda ise; yüksek ateşle birlikte çarpıntı, bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, yorgunluk, kol-bacak kaslarında ağrılı kramplar, huzursuzluk, bayılma, havale, bilinç bulanıklığı, yürüme ve konuşma güçlüğü, halüsinasyon gibi semptomlar ortaya çıkar. Zamanında müdahale edilmezse ölüme bile neden olabileceğinden bu durumlarda muhakkak acil müdahale gerekmektedir.
Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak isteyen kişilerin dikkat etmesi gerekenler:
- Gün ortasında güneşte bulunma zamanını sınırlayın. Özellikle yaz aylarında 10.00-16.00 saatleri arasında dışarıya çıkmamaya çalışın.
- Güneşin beton, su ve kumdan yansıyarak gölgede bile yakacağını bilin.
- Mümkünse sıkı dokunmuş, güneşten koruyucu özellikli giysiler (UPF) giyin ve baş çevresini yaklaşık 10 santimetre genişliğinde çevreleyen geniş kenarlı şapkalar takın.
- Kataraktı önlemesi nedeniyle güneşten koruyucu gözlükler kullanın.
- Cildinize dışarıya çıkmadan 20 dakika önce geniş spektrumlu (UVA/UVB) ve yüksek SPF (güneşten koruma faktörü) içeren koruyucu ürün sürün.
- Güneş koruyucunun üzerinde yazan koruma değerine ulaşmak için ortalama bir yetişkinin bir seferde tüm vücuduna yaklaşık 35 ml güneş koruyucu ürünü sürmesi gerekiyor (2mg/cm2).
- Güneş koruyucu özellikle dudak üstü, burun, yanaklar, kulaklar, boyun, sırt, eller, kolların dış yüzü, ayak üstleri, saçsız baş derisine sürülmeli, yüzme ve aşırı eforlardan sonra her 2-3 saatte bir tekrarlanmalıdır.
- Her gün yarım saat baş, kol ve bacakları çıplak olarak güneşlendirilen bebek, vücudu için gerekli D vitaminini sentezler. Düzenli koruyucu kullanımı sonrasındaysa D vitamini yetmezliği geliştiğine dair herhangi bir laboratuvar sonucuna rastlanmamıştır. D vitamin sentezi olsun diye koruyucu kullanmayıp kansere yakalanma riskini artırmak yerine, yeterli dozda güneşten faydalanmak önemlidir.