Büyük ustalardan genç yeteneklere
Ulusal Belgesel ve Kısa Film seçkileri Türkiye sinemasının usta yönetmenlerinden genç yeteneklerine açılan bir yelpaze oluşturuyor.
Uluslararası Antalya Film Festivali kısa film ve belgesel dallarında nitelikli yapımlara destek verip üretim gücünü arttırmayı, ulusal ve uluslararası düzeyde izlenme oranlarını çoğaltacak altyapıyı oluşturmayı, finansman bulmakta güçlük çeken yapımlara kaynak yaratmayı hedefleyen çalışmalarını sürdürüyor.
Bu çerçevede belgesel filmler, sadece Ulusal Belgesel Seçkisi başlığı altında toplanmıyor, bütün programa yayılıyor. Bu amaçla Ulusal ve Uluslararası Uzun Metrajlı Film Yarışması’na katılabiliyor. Belgeseller ayrıca Sümer Tilmaç Antalya Film Destek Fonu ve Antalya Film Forum’un Belgesel Pitching Platformu’nda değerlendiriliyor. Festivalin bu yılki Ulusal Belgesel Seçkisi, Türkiye’de alanındaki ustalarının yeni ve güçlü yapıtlarıyla birlikte meslekte sağlam adımlarla ilerleyen genç yönetmenlerin çarpıcı çalışmalarını kapsıyor.
On filmlik Ulusal Kısa Film Seçkisi ise geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Uluslararası Yarışma filmlerinden önce gösterilerek hem yerli hem yabancı sinemaseverlerle buluşarak geniş bir izleyici kitlesine ulaşacak. Her iki seçkide yer alan filmler, seyircilerin oylarıyla,İzleyici Ödülü’nün sahibi olacak.
ULUSAL BELGESEL SEÇKİSİ:
-Ah / Mustafa Ünlü
-Balerinin Bir Günü / Özgü Özbudak
-Ben Ömer / Mesut Gengeç ve Bülent Günal
-Bir Yenilginin Anatomisi/ Hasan Özgen
-Bulgur Değirmeni / Bekir Bülbül
-Dağların Oğlu / Yavuz Selim Taşçıoğlu
-Gelin / Mehmet Yamak
-Gözyaşı Yolu / Engin Türkyılmaz
-İçimizdeki Öküz / Sinan Aygün
-Işıklık / Burak Doğan
-İstanbul’un Gözü / Binnur Karaevli ve Fatih Kaymak
-Lamorde / Emre Karapınar
-My Suburban Stories / Yunus Ozan Korkut
-Pervane / Celal Argın
-Rafet’in Çocukları / Mümin Barış, Reşit Ballıkaya
-Susuz Yaz’ın İzinde / Duygu Üzel, İrem Özyürek
ULUSAL KISA FİLM SEÇKİSİ:
-7 Santimetre / Metehan Şereflioğlu
-Büst / Hakan Hücum
-Elene / Sezen Kayhan
-Göç Mevsimi / Caner Baykara
-I Know My Murderer / Arif Akdenizli
-Nebile Hanımın Solucan Deliği / Pınar Yorgancıoğlu
-Patates Olmasın / Melisa Üzeri
-Siyah Çember / Hasan Can Dağlı
-Yeryüzündesin. Bunun Bir Tedavisi Yok / Umut Beşkırma
–Zeitgeist / Cenk Ertürk
BELGESEL SEÇKİSİ:
AH
Ankara’da, 10 Ekim 2015 tarihinde sivil toplum örgütlerinin düzenlediği Barış ve Demokrasi Mitingi’nin başlamasına dakikalar kala, Gar Meydanı’nda 3 saniye arayla 2 canlı bomba patladı. Mustafa Ünlü’nün yönettiği “Ah”; 101 kişinin öldüğü, 500’den fazla kişinin de yaralandığı o can pazarından sağ çıkan, akla sığmayan anları ve sonrasını, en yakından yaşayan 24 insanın anlatımıyla aktarıyor.
BALERİNİN BİR GÜNÜ
Geçtiğimiz yıl “Timur Hakkında” ile Uluslararası Antalya Film Festivali’nde yer alan Yönetmen Özgü Özbudak, bu kez bir balerinin hikayesiyle festivalde. Antalya Devlet Opera ve Balesi’nde sahne alan 19 yaşındaki Nil Bengü Altunkaş… Bu genç kadın, dört yaşında baleye başladığında tüm hayatını kaplayacak şeyin bale olduğunu bilmiyordu. İnsanlar onu kostümlü ve makyajlı tanıdı. Zorluklar, yalnızlıklar ve kostümlerin elinden tuttuğu sihirli bir dünya… Ardındaysa hayalleri için çabalayan belgeselin kahramanı.
BEN ÖMER
240 şehit, 1500’ü aşkın yaralı ile Türk siyasi hayatının en büyük kırılma noktalarından biri olarak tarihe geçen 15 Temmuz darbe girişimi… O gecenin simge isimlerinin başında gelen Ömer Halisdemir… Yönetmen Mesut Gengeç, adı parklara, okullara verilen Halisdemir’in bugüne kadar medyada yer almayan hayatından birçok kesiti “Ben Ömer” belgeseliyle aktarıyor. Çekimleri Niğde Çukurkuyu ve İstanbul’da gerçekleşen belgeselde, Ömer Halisdemir’in ülkesini korumak için en zor görevlerin üstesinden gelişini ve 15 Temmuz gecesi gözünü kırpmadan yaşadıkları anlatılıyor.
BİR YENİLGİNİN ANATOMİSİ
Yönetmenliğini Hasan Özgen’in üstlendiği “Bir Yenilginin Anatomisi” belgeseli, Türkiye’de “modernleşme ve kentleşme” gerçeğinin mekânsal değişiminden yola çıkarak sosyo-kültürel hayatımızdaki kayıp-kazanç ilişkisine odaklanıyor. Selçuklu ve Osmanlı toplumlarınca üretilmiş ana yerleşme formu olan “mahalle-çarşı” bütünlüğü ile bunların çevresinde oluşan yaşama kültürünün günümüzde neye evrildiği sorgulanıyor.
BULGUR DEĞİRMENİ
Yönetmen Bekir Bülbül, Bulgur Değirmeni için şöyle diyor: “Bir buğday tanesi gibi hayatın fırtınaları içinde uyanır, gün be gün boy atarız. Nice tufanların tozu dumanı içinde ayakta kalmak için büyük uğraş veririz. Bütün bunları ise yılların yorgunluğu içinde kendimizi ihtiyarlık mevsiminde bulduğumuzda anlayıveririz.”
DAĞLARIN OĞLU
Yönetmen Yavuz Selim Taşcıoğlu, objektifini Bülent Erkan’ın öyküsüne yöneltiyor. Erzurum Yedigöl köyünde doğup büyüyen, yılın büyük bir kısmını dağlarda geçiren nam-ı diğer “Dağların Oğlu” Bülent Erkan, çobanlık yaparken doğal hayatın yok olmaya başlamasına şahit oluyor ve “bir şeyler yapmam gerek” diyerek, sosyal medyayı toplumsal bilinç oluşturmak için harekete geçiriyor.
GELİN
Yönetmen Mehmet Yamak, genç yaşta evlendirilen şimdi ise yetmişli yaşlarının üzerinde olan kadınların hikayesine odaklanıyor. Yamak kamerasını, bu gelinlerin bir ömür yaşadıklarına, kendi tecrübelerinden yola çıkarak aktardıklarına yöneltiyor ve bize ‘Türkiye’de kadın olmanın’ zorluklarını anlatıyor.
GÖZYAŞI YOLU
“Gözyaşı Yolu”nda, Yeşil Yol başta olmak üzere Karadeniz’de gerçekleştirilen Hidroelektrik Santraller, Karadeniz Sahil Yolu, Maden Ocakları, Cerattepe gibi projelerin; yöre halkıyla birlikte kültür, ekoloji, insan, doğa ve yaşam üzerindeki etkileri perdeye yansıyor. Engin Türkyılmaz’ın yönettiği belgeselde büyük bir mücaledeyi izliyoruz. “Devlet benim!” cümlesiyle hatırladığımız Havva Ana da bu mücadelenin bir parçası haline geliyor.
IŞIKLIK
Giresun ili, Çanakçı ilçesine bağlı Kuşköy ve çevresinde insanlar yüzyıllardır ıslıkla iletişim kuruyor. Burak Doğan’ın yönettiği “Işıklık” da, yok olmaya yüz tutmuş bir kültürel miras olan ıslık dilini, bu dili kursta çocuklara öğreten eğitmen Orhan ve öğrencilerinin hikayesiyle perdeye taşıyor.
İÇİMİZDEKİ ÖKÜZ
Sinan Aygün’ün yönetmenliğini yaptığı belgeselde Trabzon’un Alacaçayır yaylasında yaşayan bir öküzün bir gününü izliyoruz. Yönetmen çoğu zaman insanların göremediği çevre sorunlarını, Karadeniz’in sınırlı bir coğrafyasına odaklanarak, yaşamını o bölgede sürdüren ve esas sahiplerinden biri olan sevimli bir öküzün gözüyle aktarıyor.
İSTANBUL’UN GÖZÜ
Türkiye’nin duayen foto-muhabiri Ara Güler hakkındaki belgesel, dünya prömiyerinin yapıldığı Washington DC Bağımsız Film Festivali’nde “Festivalin En İyisi” ödülünü kazanmıştı. Binnur Karaevli ve Fatih Kaymak’ın yönettiği belgesel, Güler’in 87 yıllık sanat hayatını ve her biri ders niteliğindeki çalışmalarını konu alıyor.
LAMORDE
Suriye’de hayatlarından önemli parçalar kaybetmiş, eşini yitirmiş bir kadın, bacağı olmayan bir baba ve babasız bir çocuğun hikayesi. Hayatlarına, pek çok şeye ‘rağmen’ devam eden bu insanların azminin ve onurlu hikayelerinin, pek çok insana örnek olabileceğini düşünen yönetmen Emre Karapınar, Lamorde’de bu üç hayatı ve bu hayatlara değen Türkler’i konu alıyor.
MY SUBURBAN STORIES
Yönetmen Yunus Ozan Korkut, seyirciyi Adana mutfağına buyur ediyor. Elbette bu bir yemek programı değil; Adana mutfağı, yönetmenin Ankara’ya taşınmadan önceki hayatıyla bir bütün: Arkadaşlıklarla, komşuluklarla ve akrabalıklarla…
PERVANE
Aslında aşk ateşine uça uça yanmaya gitmenin remzidir semazenlerin meşhur dönüşü. Semazenlik, ruhsal olarak kolay olmadığı gibi aslında sadece bedensel hareket olarak bakıldığında bile zannedildiğinden daha zordur. Yönetmen Celal Argın, semazenlerin ‘meşk tahtası’ dedikleri çivinin üstünde dönüş eğitimlerini beyazperdeye taşıyor.
RAFET’İN ÇOCUKLARI
Mümin Barış ve Reşit Ballıkaya, gizli bir şöhretin peşine düşmüş; Rafet’in. Rafet yıllarca Türkiye’de sol örgüt liderliği yaptıktan sonra 12 Eylül darbesi öncesi Berlin’e gider ve 25 yıl boyunca Türkiye’ye dönemez. Berlin’de hayatın güçlükleri ile mücadele eden göçmen çocuklara psikoloji, felsefe ve politika seminerleri verir. En önemlisi de onlara bir nevi ‘babalık’ yapar. Seminer verdiği gençler bugün 30’larını geçkin, dünya görüşü ve bilgi açısından çoğu üniversite öğrencisiyle rahatlıkla tartışabilecek seviyededir.
SUSUZ YAZ’IN İZİNDE
Türk sinemasının efsane filmlerinden Metin Erksan imzalı “Susuz Yaz”, genç sinemacılara ilham vermeyi sürdürüyor. Duygu Üzel ve İrem Özyürek, filmin çekildiği Bademler köyüne, yaklaşık 50 yıl sonra yeniden gidiyor ve filmin izlerini köyden, köylülerden toplamaya çalışıyor.
KISA FİLM SEÇKİSİ:
7 SANTİMETRE
Erdem, liseye giden bir çocuktur. Okul müdürü kılık kıyafet kuralları çerçevesinde saçını kesmesi için uyarılarda bulunur. Bu uyarılar aile baskısıyla birleşince Erdem’i kendi içinde bir ikileme sürükler çünkü hoşlandığı kız Zeynep, saçının uzun halini beğenmektedir. Metehan Şereflioğlu’nun yönettiği filmde Özgür Molla, Zeynep Eser, Murat Kapdağlı, Orhan Öztokat, Ali Düşenkalkar ve Jülide Kara gibi isimler yer alıyor.
BÜST
Bir gün uzak bir köye yepyeni bir Atatürk büstü gelir. Yeni büstü getiren devlet görevlileri, eski büstü almayı unutur. Köy okulunun tek öğretmeni olan Şeref, eski büstü koruma görevini okulun hademesi İzzet’e bırakır. Bu büyük sorumluluk İzzet’in hayatını çıkmaza sokacaktır. Önceki kısa filmleriyle dünya festivallerine katılan Hakan Hücum’un yeni filminde Salih Usta, Bertan Dirikolu ve Fatoş Özyer rol alıyor.
ELENE
16 yaşındaki Elene, Karadeniz’deki çay tarlalarında kaçak çalışan Gürcü bir işçidir. Yabancı bir coğrafyadaki bu tedirgin ortamda, o da diğer işçiler gibi dikkat çekmemeye, görünmez olmaya çalışır. Ancak bu, düşündüğü kadar kolay değildir. İlk kısa filmi “Erik Zamanı” (2012) pek çok festivalde gösterilen ve ödüller alan Sezen Kayhan’ın ikinci kısa filminde; Mariam Buturishvili, Canan Kızılay, Maya Pachuashvili, Magda Karsidze ve Alperen Kandemir rol alıyor.
GÖÇ MEVSİMİ
40 yaşındaki Mustafa, yaşlı annesiyle birlikte Anadolu’nun bir köyünde yaşayan bir ilkokul öğretmenidir. Bu yaşına rağmen hayatının birçok yerinde annesine muhtaç olsa da Mustafa, İstanbul’a tayinini ister. En büyük arzusu, büyük bir şehirde yaşamak ve özgür olmaktır. Caner Baykara’nın yönettiği filmde başlıca rolleri; Ercan Demirhan, Satı Demirhan, Hamit Bozkaya, Kübra Sarıçiydem ve Melike Nur Özdemir paylaşıyor.
I KNOW MY MURDERER
Yönetmen Arif Akdenizli, Ceren Karakuş’un canlandırdığı karakterinin ağzından şöyle anlatıyor; “Bunu daha önce yapamıyordum. Yeni edindiğim özelliğim bendeki yalnızlık duygusunu arttırıyor. Seyahat etmeye başladım. Şehrin her yerini geziyorum, vagonlara girip çıkıyorum. Buralarda kimse yok ama her yerde insanlar var. Zaman daha farklı akıyor. (…) Işığın ne kadar uzağa gidebileceğini, neyi seçtiğimi, neye ihtiyacım olacağını gördüm. Bu yeterli, daha fazlasını isteyemem. Hepsini gördüm, daha fazla görecek bir şey yok.”
NEBİLE HANIM’IN SOLUCAN DELİĞİ
Almanya’da yaşayan, iki çocuk annesi ev hanımı Nebile’yi, sıkıcı, rutin yaşamından uzaklaştıran tek şey, yan komşularından gelen seslerdir. Günlerini genç çiftin gülüşmelerini dinleyip hayaller kurarak geçiren Nebile, daha fazla dayanamayıp gizli bir tünel kazmaya başlar. Yazıp yönettiği kısa filmler; Palm Springs International Shortfest, Antalya ve Adana gibi festivallerde gösterilen Pınar Yorgancıoğlu’nun bu filminde başrolleri; Jale Arıkan, Tim Seyfi, Yaşar Çetin, Selin Kavak ve Judith Hoersch paylaşıyor.
PATATES OLMASIN
Yönetmen Melisa Üneri, “Patates Olmasın”ı; modern toplumun bizi içine sürüklediği öfke ve soyutlanma anlarının trajikomik öyküsü olarak tanımlıyor. Filmde ise İnan Hira ve Cem Avnayim rol alıyor.
SİYAH ÇEMBER
Terk edilmiş bir köşkte, esrarengiz bir grup insan özel bir etkinlik hazırlamaktadır. Davetlilerin gelmesiyle birlikte olaylar gelişir. Hasan Can Dağlı’nın yönettiği filmde Turgay Doğan, Tolga Akman, Dounia Jauneaud, Sait Erol, Yüce Eşer ve Serdar Aras rol alıyor.
YERYÜZÜNDESİN. BUNUN BİR TEDAVİSİ YOK
Levent, uzun yıllar sonra hapisten çıktığında kardeşi Selma’dan başka gidecek yeri yoktur. Alzheimer hastası olan babaları 2 aydır kayıptır. Levent’in bir gece evine giren hırsız çetesi yüzünden bütün hayatı alt üst olmuştur. İki kardeş geleceğin kaygıları ve geçmişin karanlığıyla amansız bir mücadeleye girişir. Umut Beşkırma’nın yönettiği filmin başrollerini Ahmet Kaynak, İpek Türktan ve Cemil Büyükdöğerli paylaşıyor.
ZEITGEIST
Yönetmeni Cenk Ertürk’ün yorumuyla Zeitgeist, izlemekte oldukları filmden başka hiçbir ortak yanları bulunmayan bir kadın ve erkeğin hikayesi. Birbirini hiç tanımayan bu iki insanı bir araya getiren film, sanatın buluşturucu yönüne de selam veriyor. Kadın ve erkek rolünde ise Dave Coleman ve Katie Rose Summerfield var.