Her canlı hayatını sürdürebilmek için beslenme,hayatta kalma,ve neslini devam ettirebilme içgüdüleri ile programlanmıştır.Bunlar sonradan öğrenilen şeyler değildir.Hayvanlara bakarsak bu üç temel dürtüyü çok net görürüz.Açlığını gidermek,hayatta kalabilmek için doğuştan var olan bir takım tabii defans ve saldırı davranışlarında bulunmak ,ve üremek..Hayvanlar bunları içgüdüsel olarak yapar..
Biz insanlar için de bu temel içgüdüler aynen geçerlidir.Ancak biz düşünebilen canlılar olduğumuz için,bu içgüdülerin uygulanışı daha kontrollü,daha akılcı ve daha toplumsal düzene uygun şekilde gerçekleşmektedir.En azından böyle avunuyoruz..Biz şöyle akıllı,böyle bilinçli,üstün nitelikli canlılarız diyebiliyoruz,ancak bir taraftan bizim de, iyi beslenmek için diğer bazı canlıları öldürüp yemek konusunda hayvanlardan pek farkımız yok aslında,ama biz bunu içgüdü olarak değil, bilinçli olarak yapmaya devam ediyoruz,bu konuda hayvanlardan tek farkımız,düşünüp bu yaptığımıza bahaneler bulabilmektir; Sağlıklı beslenme konusunda etin de gerekli olduğunu öne sürmek gibi….Veya başka besin bulmak biraz daha zor vs. gibi…Bahane hazır..
Ayrıca, tarihler boyunca kendi topluluklarımızı korumak,daha iyi yaşatmak,daha güçlü hale getirmek ve diğer insan topluluklarına daha üstün kılabilmek için -aynı hayvanlar gibi- çeşitli bahaneler ile birbirimizi öldürmedik mi ? Halen de aynı şeyi dünyanın çeşitli yerlerinde yapmıyor muyuz? Bu konuda da bahane bol…sormaya değmez..
Üreme konusuna gelince; Dünya insanları olarak belirli bir program dahilinde dünya nüfusunu makul bir düzeyde tutma akılcılığı da şu veya bu bahane ile engellenmiyor mu ? Nüfus planlaması ile daha müreffeh bir dünya oluşturulamaz mı ? Hem kendimizi hem de gezegenimizi riskli bir gelecekten kurtaramaz mıyız? Burada da bahaneler hazır, saymıyorum…
Eğer biz bu hayvani,ihtiraslı, kolaycı,saldırgan,çıkarcı tavrımızı binlerce, onbinlerce yıl sürdürmüş,ve bugün de aynen devam ettiriyorsak, hayvanlarda da olan o üç çeşit içgüdünün bir adım ötesine geçememişiz demektir, hem de onca asırlar süren zihinsel,fikirsel,sosyal gelişimimize rağmen..
Kendimize “DÜŞÜNEN CANLI” değil “BAHANE BULABİLEN CANLI” demeliyiz bence….Çünki görebildiğimiz kadarıyla insanoğlu düşünebilme özelliğini en çok “yanlışlarına veya hatalarına bahane bulma” konusunda kullanabiliyor.. Bazı bilim insanlarının “beynimizin çok sınırlı bir kısmından faydalanabiliyoruz” demeleri akla geldikçe , herhalde bu bahsedilen sınırlı kısım büyük olasılıkla “ihtiraslara ve hatalara bahane bulma kısmı” dır diye düşünmekten kendini alamıyor insan….
Tuncer YıldırımGeç