COVID-19 salgınının gelişinin ardından, havalimanlarında yapay zeka uygulama fırsatları arttı.
COVID-19 salgınının gelişinden bu yana, endüstri yorumcuları ortak bir temayı paylaştı – işletmelerin önümüzdeki zorlu zamanlarla yüzleşmek için daha akıllı teknoloji kullanması ve esnek olması gerekiyor.
Havaalanları için bu yeni bir şey değil. Operasyonların dijitalleşmes uzun zamandır gündemde.
Yapay zeka (AI), maliyet verimliliğinden gelişmiş esneklik ve yolcu deneyimine kadar sektördeki birçok gelişen sorunun cevabı olarak ilan edildi. Yine de, Yapay zeka’nın benimsenmesi yavaş olacak.
Check-in’den temizlik robotlarına ve danışma robotlarına kadar yeniliklerlerden oluşan yaratıcı akıllı otomasyonun potansiyeli yetersiz görülüyordu.
Ardından koronavirüs geldi. Operasyonel planlama, değişken uçuş programları, yeni sağlık taramaları ve mesafe gereksinimlerinden etkilenen,tümü bütçe ve personel kısıtlamalarıyla birleştirildi.
Sonuç olarak, havalimanlarının yapay zekayı öncelik listelerinin en üstüne yerleştirmekten başka seçeneği yoktur. Ne kadar fazla operasyonel veri yakalayıp merkezileştirebilirse, operasyonlara bir miktar kesinlik kazandırabilir ve yolcu güvenini yeniden inşa edebilirler.
Öyleyse salgın, havacılık endüstrimizdeki yapay zekanın geleceği için çok önemli bir dönem yaratmış olabilir mi?
Havalimanındaki verilerin toplanmasını genişletip otomatikleştirebilmek ve ardından bunları akıllıca analiz edip yorumlayabilmek, operatörlerin yapay zeka yeteneklerinden büyük değer elde edebilecekleri bir alandır.
Yapy zeka, büyük miktarda veriyi işleyen ve kalıpları tanımlayan güçlü algoritmalar kullanır. Bir havalimanında bunlar, kuyruk uzunluğu, verimlilik ve kaç güvenlik şeridinin açık olduğu gibi faktörleri analiz ederek işlemenin ne kadar süreceğini tahmin etmek için kullanılır.
Pandemiden önce insanlar, otomasyonun iş kaybına neden olabileceğinden endişeliydi. Şimdi, yapay zekanın toparlamma sürecine yardımcı olan en önemli şey olabileceğine dair artan kanıtlar var.