Uyuşturucu konusunda havaalanı ve deniz limanlarında görevli polislerin yanı sıra, narkotik dedektör köpekler bile usandı, ama insanlar bir türlü usanmadı. En fazla da Ercan Havaalanı’nda… Gün geçmiyor ki, gelen bazı yolcuların üzerinden uyuşturucu çıkmasın.
Kiminde 1 gram, kiminde 3 gram… Kimi turist, kimi öğrenci…
Geçen gün gene Ercan Havaalanı’ndan ülkeye giriş yapan iki kişinin üzerinde hintkeneviri türü uyuşturucu bulundu. Narkotik dedektör köpek tarafından tespit edildiler ve yapılan aramada tasarruflarında uyuşturucu madde bulundu. Beri yandan Ortaköy’de düzenlenen bir operasyonda eroin ve sentetik cannabionit türü uyuşturucu madde ele geçirildi.
Gün geçmez ki, gazetelerde uyuşturucu ile ilgili bir haber çıkmasın. Kuzey’de durum bu haldeyken, Güney’in de bizden geri kalır yanı yok. Hatta onlarda daha fazla! Rum basınını da takip ediyor ve görüyoruz. Uyuşturucu kullanma yaşı da her iki kesimde de giderek küçülme kaydediyor.
Tüm önlemlere ve de Başbakanlık bünyesinde oluşturulan komisyona rağmen, Hasan Karaokçu’nun konuya ilişkin devamlı surette bilinçlendirme çalışmalarına karşın uyuşturucunun yaygın bir hale gelmesinin nedenleri elbette bilinmektedir. Böyle olmasına rağmen bu konuda etkili önlemler alınamaması düşündürücüdür. Yargının konuya ilişkin verdiği kararlar bir şekilde caydırıcı olsa da, bu konuda Merkezi Cezaevi’nde de alınması gereken önlemler olduğu inancındayız.
Kıbrıs öteden beri Avrupa, Afrika ve Asya kıtaları arasında, Doğu Akdeniz’de bir kesişme noktasında olduğundan geçmişte korsanların sık sık saldırısına uğramaktaydı. Burada yaşayanlar, korsanlardan el aman çekmişlerdi. Günümüzde ise uyuşturucu belası hem Kuzeyde, hem de Güneyde giderek büyüyen ve tehlikeli boyutlara ulaşan bir sorun niteliğindedir. Özellikle kapıların açılmasından sonra, uyuşturucu trafiğindeki hızlı artış dikkati çekmektedir.
Bu konularda esaslı araştırmalar yapılarak ve işin uzmanlarının görüş ve tavsiyelerine kulak vererek, çalışmalar yapılması gerekmektedir. Küçük yaşlarda uyuşturucuya olan eğilim de dikkate alınarak, suçlu duruma düşen genç mahkûmların bu illetten kurtarılması ve topluma yeniden kazandırılması yönünde çalışmalara şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır.
Eskiden çocuk denecek yaştaki suçlular Lapta Islah Evi’ne gönderilir ve orada çeşitli sanat dallarında çalışır ve topluma yararlı birer zanaatkâr olarak çıkarlardı… Kimse de kendilerine yan gözle bakmaz ve devletin de himayesi hissedilirdi. Ancak şimdilerde çocuk denecek yaştaki suçlular maalesef kendi kaderlerine terk edilmiş vaziyette olup, topluma yeniden kazandırılmaları kolay değildir.
Seçim havalarında bu tür sorunlara değinmek istemezdik. Ancak uyuşturucunun giderek artması karşısında bu güncel soruna yeniden değinmekte yarar olduğu inancındayız.
Trafik konusu gibi, uyuşturucu da bu toplumun kanayan yaralarından biridir. Yarayı tedavi etmek ve tam olarak değilse de, kısmen olsun önünü almak hükümet edenlerin görevidir. Bu güne kadar gelmiş geçmiş hükümetler bu konuda maalesef etkin bir varlık göstermiş değillerdir. Avuç içi kadar bu ülkede yetersiz polis sayısına rağmen yine de uyuşturucu ve benzeri suçlar ortaya çıkarılabiliyorsa, mahkemeler de gerekli cezayı veriyorsa, bunu da bir başarı olarak görmek lazım.
Ama bu konularda yürünecek uzun bir yol vardır. Nedenlerini ortaya koymak, sıkı kontrol ve denetim mekanizmalarını artırarak suyun önü kesilebilir. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da ciddiyet esastır. Sorunu basite indirgemek ve ona göre değerlendirme yapmakla bir yere varılamaz.
Geçmişte polis örgütünün bünyesinde bu tür suçlarla ilgilenen deneyimli personelin de tecrübelerinden yararlanarak, çağdaş donanımlarla mücadele edildiği takdirde iyi bir mesafe kat edilebilir diye düşünüyoruz.
Uyuşturucu yalnız bu ülkenin değil, tüm ülkelerin sorunudur ve değişik mücadele yöntemleri vardır. Küçük bir ada olmamız hasebiyle bu alanda başarı elde etmiş olan ülkelerden örnekler almak da, bu yöndeki çalışmalara ivme kazandıracaktır.
Akay CEMAL
Kaynak:https://www.kibrisgazetesi.com/