Amerika ve Çin arasındaki ticaret savaşları, koronavirüs salgını, hayatın olağan akışının durması, evlere kapanma, evlere kapanmanın stresi, iş yapış şekillerinin değişmesi, ekonomik hayatta yaşanan sıkıntılar, lojistiğin önemi, hayatımızın kesintisiz devam etmesinde lojistiğin öneminin gündelik hayatımızda telaffuz edilmesi derken zaman hızla akıp gidiyor. Hızla akan zamanın içinde yaşamın yavaşlaması konuşulurken, lojistik tüm hızıyla devam ediyor. “Su akar yolunu bulur” misali lojistik süreçler de bir şekilde yolunu buluyor. Bu sürece en hızlı adapte olanlar ayakta kalıyor ve işlerini devam ettirebiliyor.
Koronavirüs ile 2020 yılına başladık ve son aylarında konteyner krizi olarak adlandırılan bir problem ile kapattık. İhracatta istenilen sayıda konteyner bulamama krizi hala devam ediyor. Çin’in salgının başlangıç döneminde üretimini durdurması nedeniyle başlayan ihracat konteyner sayısındaki düşüş süreci hem aşının kullanılmaya başlanması hem de salgının yayılmasının kontrol altına alınması ile birlikte batı dünyasında noel öncesi artan talebin de etkisi ile 2020 Ekim-Kasım döneminde tekrar artmaya başladı. Artan ihracat talebi paralelinde oluşan yoğun konteyner talebi navlunların bir önceki döneme göre dört kat yükselmesine neden oldu. Bu kadar yüksek navlunların cazibesi ile global armatörlerin Çin’e boş konteyner sevk etmesi, diğer ülkelerin ihracatlarında yeterli miktarda konteyner bulamama durumuna neden oldu.
ÜLKEMİZ İÇİN BİR HÜSRAN MI, YOKSA BİR FIRSAT MI?
Öncelikle ülkemiz 2019 yılı verilerine göre dünyadaki en büyük 19’uncu büyük ekonomi. Bunu göz önünde bulundurarak
değerlendirmelerimizi yapmalı ve adımlarımızı atmalıyız. 2019 rakamları ile 14,30 milyar ton olan dünya ticaretinin 11,9 milyar tonu yüzde 83 oran ile denizyolu ile toplam ticaretin yüzde 12,58’lik kısmı dünya limanlarında elleçlenen toplam 811 milyon TEU konteyner ile taşınmıştır. Bölgesel hareketler ise önemli farklılıklar göstermektedir.
Global ölçekte üç ana hat üzerinde çift yönlü konteyner hareketinde ise önemli bir dengesizlik olduğu görülmektedir.
Ülkemiz için transit ve kabotaj dahil 2019 yılı toplam konteyner elleçlemesi 11.591.838 TEU iken, 2020 yılı için bu sayı 10.895.298 TEU olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılı için TEU bazında dolu konteyner ihracatımız 4,04 milyon TEU ve ithalatımız 2,59 milyon TEU olmuştur.
İlk 10’da yer alan limanlarımızdan ilk sırada yer alan Ambarlı limanı için ithalatın 1,748 TEU yüksek olması dışında, kalan 9 adedi için 2020 yılı ihracat sayıları ithalat sayılarının çok üzerindedir. 2020 yılında limanlarımızda elleçlenen ihracat ve ithalat dolu konteyner sayılarına göre ihracat ve ithalat dengesinin 1,45 milyon TEU farklı olduğu görülmektedir. Aradaki fark 2020 yılında boş ithalat olarak ülkemize giriş yapan 1,89 milyon TEU ile karşılanmıştır. Bu yüksek boş konteyner girişine rağmen 2020 yılında ülkemizden çıkış yapan toplam 573 bin TEU boş konteyner olmuştur.
Bu sayının 117 bini sadece Çin’e gönderilen boş konteynerlerdir. Yunanistan’a çıkış yapan 68 bin ve Mısır’a çıkış yapan 53 bin TEU boş konteynerin de bu ülke limanlarından aktarma yaparak Çin’e sevk edildiği değerlendirebilir.
Singapur’a gönderilen 40 bin TEU boş konteyner de eklendiğinde toplam 278 bin TEU konteynerin çıkışı sadece Uzak Doğu’ya olmuştur. 2021 için boş konteyner çıkışına engel olunması ve bu konteynerlerin de ihracat mallarımızın taşınması için kullanılması, alınması gereken zor bir karardır. Böyle bir kararın ülkemize giriş yapan 1,89 milyon TEU boş konteyneri negatif yönde etkileyebileceği dikkatle hesaplanmalıdır. 2020 yılı ve 2021 Ocak-Şubat boş konteyner çıkış adetleri karşılaştırıldığında ülkemiz açısından özel
bir durum olmadığı görülmektedir. Konteyner ihracat limanlarımızın boş konteyner çıkışları karşılaştırıldığında son dönemde ifade edilen boş konteyner krizinin ülkemiz için çok da anlamlı olmadığı değerlendirilebilir.
Bu istatistiki değerler ile global konteyner tedarik sorununa rağmen yüzde 36 daha az dolu konteyner ithalatına rağmen 4,04 milyon TEU dolu konteyner ihracatı pozitif bir sonuçtur.
DIŞ TİCARETİMİZDE INCOTERMS’İN ETKİSİ VE ÖNEMİ
2019 yılı için tonaj bazında ithalatımızın yüzde 85,41’lik kısmı Türkiye teslim alınmış, ihracatımızın yüzde 37,49’lık kısmı Türkiye teslim satılmıştır. Bu durum bir an önce ülkemiz lojistik sektörünün rekabet gücü, imkan ve kabiliyetleri göz önünde bulundurularak ithalatta yurt dışı teslim alınacak, ihracatta yurt dışında teslim edilecek şekilde değişmeli ve bu yönde bir irade sergilenmelidir. Bu bakış açısı ile hareket edildiğinde ülkemizin ihracatında konteyner taşımalarının dışa bağımlı olması önlenebilir ve satış gücümüz artırılabilir.
“MİLLİ” KONTEYNER HAT İŞLETMECİSİ
2020 ihracat ve ithalat konteyner taşıma istatistikleri ülke bazında incelendiğinde, bazı ülkeler ile dış ticaret ‘İhracat-İthalat’ dengesinin en kısa zamanda Akdeniz, Karadeniz ve Avrupa güzergahlarında devlet destekli ‘Milli’ bir konteyner hat işletmecisi adımı atılabilmesine imkan tanıdığı görülmektedir. Bu adımın öncelikli hedef olarak belirlenmesi ve bu yönde bir politika oluşturulması şarttır.
2019 sonu itibarı ile 1000 GT ve üzeri Türk Deniz Ticaret Filosu’nu oluşturan 516 adet geminin yüzde 9,50’sini 49 adet ile konteyner gemileridir. 6,8 milyon DWT olan Türk Deniz Ticaret Filosu’nun yüzde 15,28’ini konteyner gemileri oluşturmaktadır. Dünya deniz ticaret filosunda konteyner gemi sıralamasında Türkiye yüzde 1 oranı ile 15’inci sıradadır.
Türkiye’nin 2019 yılı denizyolu ihracat ve ithalat taşımaları incelendiğinde ihracat taşımalarında yüzde 39 ile konteyner taşımaları ilk sırada iken ithalat taşımalarında yüzde 17 ile konteyner taşımaları 3’ncü sıradadır. Konteyner taşımaları tonaj olarak 51,27 milyon ton ihracat ve 37,60 milyon ton ithalat gerçekleşmiştir.
Konteyner taşımalarında çift yönlü dolu konteyner dengesi navlun fiyatlarının dengeli olmasını, gemilerin doluluk oranının kapasite sınırlarına yakın olması da maliyetlerin minimize edilerek en uygun navlun bedelinin oluşturulmasını sağlamaktadır. 2020 yılı için dolu konteyner ihracat ve ithalat sayıları önerilen üç bölge için bu adımın hemen atılabileceğini göstermektedir.
Bu tarz bir yapılanma için milli firmalarımız vardır ve devlet politikası ile desteklendiği takdirde bu üç bölgede iş birlikleri
gerçekleştirmek üzere bir araya gelebilirler. Bu imkan ve ortam yaratılabilirse mavi vatan üzerinde hem bayrak gezdirmek hem de bu üç bölgede söz sahibi olmak mümkündür. Önemli olan devletimizin bu kriz dönemini, hüsran yerine fırsata dönüştürecek bir politika belirlemesi ve tarafları dinleyerek ortak akıl ile birlikte geleceğin inşa edilmesi ortamını yaratmasıdır.
Kaynaklar: UTİKAD
DR. KAYIHAN ÖZDEMIR TURAN
KEYLINE LOJISTIK HIZMETLER
LTD. ŞTI.
**TÜİK İstatistikleri 2019-2020
**DTO Sektör Raporu-2020
**Denizcilik Genel Müdürlüğü İstatistikleri 2019-2020-2021
**UNCTAD-Review of Maritime Transport 2020