ABD’nin en zengin iş adamlarından biri olarak bilinen Warren Buffett’ın sahibi olduğu Netjets, yaklaşık 700 iş jetinden oluşan bir filoyu yönetiyor. Bu hafta Netjets örneği üzerinden iş jeti filosu oluşturma dosyasını açıyoruz.

İster 5 iş jetinden oluşan mini bir hava taksi şirketi olsun ister Netjets örneğinde olduğu gibi 700 iş jetinden oluşan bir imparatorluk olsun, iş jeti filosu oluştururken izlenilen yol klasik ekonomi teorisinden çok da farklı değil; minimum yatırımla, maksimum kazanç. Bu maksimum kazanca ulaşabilmek için atılması gereken adımlar ise isabetli rota analizi, doğru iş jeti tercihi ve giderleri düşürerek optimal faydayı sağlayacak sağlam bir mali sistem oluşturmaktan geçiyor.

Rota analizi bu bağlamda en önemli adımlardan birini oluşturuyor.Uçulacak rotanın belirlenmesi, yolcu sayısı ve bagaj kapasitesi filo için doğru uçak tipinin belirlenmesini sağlayacak kilit tercihlerin başında geliyor.Örneğin İstanbul merkezli bir hava-taksi şirketi,ortalama  5-7 saat mesafedeki menzillere ulaşabilen 4 yolcu taşıma kapasitesine sahip  bir iş jetiyle hem Avrupa’yı, hem Ortadoğu’nun Abu Dhabi- Dubai gibi merkez şehirlerini hem, Yakın Doğu’nun yükselen başkentlerini kapsayabilir. Tabii tüm bu parametreler operasyonun çeşidine, kullanım amacına ve hedeflenen yolcu profiline bağlı olarak değişebilmektedir.

Doğru rota analizi doğru iş jeti tipi ve modelinin seçilmesine imkan tanır. Bu vesileyle, işletme modeline göre, yakıt tüketimi, bakım giderleri ve operasyonel giderler açısından en optimal iş jeti modeli seçilerek iş planı oluşturulabilir. Kullanım amacınıza ve bütçenize en uygun iş jeti modelini seçmek  konusunda ise alanında tecrübeli, işletmenizin ihtiyaçlarınızı anlayan ve operasyonel maliyetler açısından deneyimli danışmanlar ile çalışmanız faydanıza olacaktır.Çünkü operasyonel giderler, hava-taksi şirketinizin karlılığını doğrudan etkileyecek güce sahiptir. Bir hava- taksi operasyonunun gider kalemlerini ele aldığımızda en büyük payı yakıt giderleri, bakım masrafları, personel giderleri ve işletme maliyetleri oluşturur.Bu giderleri sabit maliyetler ve değişken maliyetler olarak sınıflandırabiliriz. Sabit maliyetleri, uçuş saatine bağlı olmaksızın var olan harcamalar olarak tanımlayabiliriz. Örnek olarak, hangar kirası, ofis giderleri, iş jeti sigorta bedeli, eğitim masrafları ve personel maaşları verilebilir. Değişken maliyetler ise uçuş saatine bağlı olarak artan veya azalan gider kalemleridir.Yakıt maliyeti, motor  ve gövde bakım maliyetleri, navigasyon ve rota hizmetleri, yer hizmetleri ve ikram giderleri değişken maliyetlere örnek verilebilir.

Başarılı ve karlı bir iş jeti operasyonunda atılması gereken en önemli adım, sabit maliyetleri azaltmak veya iş jeti sayısını arttırarak filodaki  sabit giderler payını küçültmektir.Bu amaçla, seçilecek uçak tipinin ve modelinin aynı olması maliyetleri azaltmada önemli bir rol oynar. Nitekim Netjets’in Avrupa filosunu incelediğimizde, maksimum 4 saatlik mesafelerde kullanılan hafif iş jeti sınıfında Embraer’i seçtiğini ve filosunda toplamda 125 adet Phenom 300 model iş jeti olduğunu söyleyebiliriz. Netjets bu tercihiyle filosunda karışıklıkları önleyerek  işletme ve bakım giderlerini azaltma yoluna gitmiştir.Filonun aynı tip uçaklardan oluşması bir arıza veya aksaklık anında aynı tip başka bir uçağı uçuşa göndermeyi elverişli kıldığı gibi, yedek parça konusunda da ortak havuz oluşturulmasını sağladığı için bakım maliyetlerini azaltmıştır.Filodaki uçak tipleri arttıkça operasyon karmaşıklaşacak ve şirketin her uçak tipi için ayrı  pilot ve teknisyen işe alınması , her bir uçak tipi için ayrı eğitim planlanması ve ayrı bakım prosedürleri uygulanması gerekecektir. Ayrıca her bir pilot tek bir uçak tipi sertifikasına sahip olduğu için uçuş planlamada sorunlar yaşanacak, dinlenme sürelerini hesap ederek her uçak tipi için daha fazla yedek pilot işe alması gerekecek ve karmaşıklıktan ötürü operasyonel giderleri artacaktı. Oysa Netjets, filoda tek tip iş jeti seçimiyle yüklü miktarda iş jeti siparişi verdiği için fiyat avantajından yararlanıp, karmaşıklığı önleyerek bakım ve operasyonel giderleri azaltmış, aynı zamanda müşterilerine her defasında aynı standart kalite hizmeti sunmayı başarmıştır. Bu yöntem genel anlamda bölgesel havayolları ve düşük maliyetli olarak bilinen havayolları  tarafından da  benimsenerek operasyonel maliyetler azaltılır. Örneğin Türkiye’nin ilk bölgesel havayolu olan Borajet 2017 yılı Nisan ayında operasyonlarını durdurmadan evvel,  filosundaki tek tip 13 adet Embraer E190-E195 uçaklarla bölgesel havacılık hizmeti veriyordu. Aynı şekilde Pegasus Havayolları, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanında tarifeli seferlerini başlattığı 2005 yılında 14 adet Boeing 737-800 ile uçuyordu. Uzun yıllar tek tip uçak filosuyla devam eden Pegasus, 2012 yılında Airbus ve Boeing arasındaki rekabeti kendi lehine dönüştürmüş, ilk defa 75 adet Airbus A320 Neo siparişi vererek filoda dualite oluşturmuştur.Bu vesileyle, uçak üreticileri arasındaki rekabeti uçak alımında fiyat avantajına çevirmiş aynı zamanda da filosunda monopol olan uçak üreticisine (Boeing) olan ekonomik ve operasyonel bağımlılığı azaltmıştır. Pegasus’un yöntemini incelersek, filo optimal karlılığa ulaşınca çeşitliliğe gidilerek hem son teknoloji yakıt verimliliğine sahip uçaklar ile filosunu gençleştirdiğini ve güçlendirdiğini, hem de rekabetten yararlanarak maddi avantajlar elde ettiğini görebiliriz. Nitekim Netjets’in ABD’deki filosuna bakıldığında, ki ABD dünyadaki iş jetleri pazarını en yüksek pazar payıyla domine eden ülkedir, Avrupa filosundan farklı olarak her iş jeti sınıfında iki veya üç farklı uçak tipiyle hizmet verdiğini görmekteyiz.Çeşitliliğe gitme noktasını ise işletmenin operasyonel karlılığı ve gelecek projeksiyonları, iş jeti teknolojisindeki gelişmeler ve mevcut filonun yaşlanmakta olması ile müşterilerin tercihleri belirlemiştir.

Türkiye’de hava-taksi şirketlerinin filosu genellikle iş adamlarının kendi uçmadıkları zamanlarda kiraladıkları iş jetlerinden oluşmaktadır; dolayısıyla filolar birbirinden farklı iş jeti modellerini içermektedir.Buna rağmen kendi hava-taksi şirketini işleten iş adamlarının filo genişletirken aynı üreticinin farklı sınıftaki iş jetlerini tercih ettiklerini söyleyebiliriz.Böylece bakım ve işletme karmaşıklığını gidererek operasyonel verimliliği sağlamaktadırlar.

 

Ece Özkan

DELTA AEROSPACE

Hava Aracı Değerleme Uzmanı- ASA Certified Aircraft Appraiser

E: ece.ozkan@delta-aerospace.com

T:+90 212 663 98 90 (22)

Share.

Hello everyone. My name is Mehmet Kali. In the industry, I am known as "Kali". I graduated from the first civil aviation training school in Turkey, which was known as the Civil Aviation School at the time and is now Eskişehir Technical University, in 1991. As I graduated from the Business Administration department, it was a bit challenging for me to integrate into the industry. I have worked for companies such as SultanAir, DHMI, Havaş, and Swissair, and currently, I provide services and consultancy in air cargo transportation. I have experience in dispatching, air traffic control, passenger services, and aircraft coordination. During my time at Swissair, I had the opportunity to experience aviation training in many countries. Since 2012, I have been focusing on air cargo transportation. For three years, I taught courses on air cargo at Nişantaşı University. I still hold valid IATA certifications related to both passenger and cargo operations. For over ten years, I have been managing aeroportist.com, a news website related to aviation, which initially started as a hobby. I enjoy building aviation networks and sharing knowledge. If there is anything I can contribute to, I am here. Best regards "kali"

Comments are closed.

Exit mobile version