2014 yılına kadar son 10 yılda Türkiye Avrupa’daki en güvenilir hızlı büyüyen hava trafik pazarlarından biri oldu. Büyümede , yolcu ve kapasite artışında rekorlar kırıldı. Özellikle Avrupalı taşıyıcıların çok endişeli oldukları bir dönemdi bu. Hatta Ortadoğulu havayolları ile yarışır hale gelmiştik.
2015 yılında yolcu sayıları ilk işaretleri vermişti. 2016 yılı Türkiye için gerçekten her yönüyle zor bir yıl oldu. Rus savaş uçağının düşürülmesi, bir dizi terör saldırıları, komşu Suriye’deki iç savaş ve Temmuz-2016 yılında başarısız bir darbe girişimi de dahil olmak üzere bir yığın jeopolitik olayların etkisi büyük oldu. Türkiye turizmi korkunç yara aldı. Türkiye’ye seyahat talepleri dip yaptı. Bir çok ülke vatandaşlarını seyahatleri konusunda uyardı. Güvenlik sorunu mevzu edilerek iptal edilen veya ertelenen önemli organizasyonlar oldu. Açıkçası bu kadar olay başka bir ülkede olsa bu kadar dayanabilir miydi? Bilemiyorum.
Turizmciler kadar, havacılık sektörü de nasibini alıyordu
Özellikle Rusya ile yaşadığımız savaş uçağı düşürülmesi olayı ve artan gerginlik sonucu Rus turistlerin ülkemize gelmemeleri, charter uçuşların Rusya tarafından yasaklanması ve turizm acentalarına yoğun baskı sonucunda Türk turizmi en büyük darbeyi aldı. Ardından seri terör eylemleri Avrupalı turisti de korkuttu. Turist olmayınca ne Avrupalı ne de Rus charter havayolları Türkiye’ye geldi. Tabi ki devam eden tarifeli uçuşlar vardı. Onların da bir çoğunun sefer sıklığı azalmıştı.
Etkilenenler önce temsil gözetim ve yer hizmetleri şirketleri oldu. Özelikle Rus charterlar peşin çalışıyor ve para kazandırıyordu. Yabancı havayollarına hizmet veren teknik bakım şirketleri de aynı şekilde etkilendi.
Delta, İberia, Swiss , EvaAir ve hatırlayamadığım bazı şirketler Türkiye uçuşlarını askıya aldılar. Diğer yabancı havayolları da kapasite azaltımına gittiler. 2016 yazında bunlar yaşanıyordu.
Türk Sivil Havacılığının iki büyük oyuncusu THY ve Pegasus büyümeye devam etmişlerdi. Yıllardır çift haneli büyümeler yaşatan havayolları kış sezonu için beklenmedik önlemler alıyorlardı. Bazı hatlar kapatılıyor, uçuş sıklıkları düşürülüyordu. Havacılık şirketleri büyüme planlarını yeniden gözden geçiriyor, hedeflerini aşağı çekiyorlardı.
Pegasus filosundan bazı uçakları kiralama yoluna gitti. Türk Hava Yolları da ( bence doğru olan da bu ) 165 uçağın teslim tarihlerini öteledi, 2018 -2022 yıllarına yaydı. 165 uçağın 92 tanesi A321 NEO, 65 tanesi B737-8 MAX ve 10 tanesi B737-9 MAX. Teslimatlar da 2018 yılında 34 yerine 10 adet; 2019 yılında 40 yerine 35 adet; 2020 yılında 52 yerine 42 adet ; 2021 aynı kalıyor; 2022 yılında 6 yerine 30 adet; 2023 yılında da 15 adet uçak şeklinde planlandı. THY 2021 yılında 439 adet uçak yerine 400 uçak sahibi olmayı hedefliyor.
2003 -2014 yılları arasında Türk Sivil Havacılığı dünya ortalamasını ikiye hatta üçe katlayıp büyümüştü. Bu doğrultuda da kapasite artışı , koltuk sayısı artışı gelmişti. Türkiye’de 2014 -2015 yılları arasında kapasite artışı %23 olmuştu.
2016/2017 kış sezonu için taşıyıcılarımız , kapasite fazlasına ve düşük doluluğa çözüm ararken Katar Havayolları, Boeing firmasına devasa bir sipariş veriyordu.
Azdan Az Çoktan Çok ” Cost Saving “
Taşıyıcılarımızın aldığı önlemlerden önce diğer servis sağlayıcılar önlem almaya başlamıştı.
Planlanan personel alımları durduruldu, hatta eğitimde olanlardan iptal edilenler var. Şu an havacılık sektöründe işe alımlar özel durumlar haricinde 2017 ye kadar askıya alınmış gibi görünüyor.
Havacılık sektörü geniş bir çalışan profiline sahip ve herkes bu yaşananlardan etkileniyor. Döviz üzeriden alınan maaşlara düzenleme, üniformasıydı ,ikramiyesiydi, şekeriydi , promosyonuydu duyuyoruz, bu sene eskisi gibi değil. Bunlar da bile kısıtlamaya gidiliyor.
Bazı kiralık uçakların geri verileceği, bazı uçakların yerde kalacağı , personel çıkartmalarının devam edebileceği söylentiler arasında.
Bu arada binlerce yeni sivil havacılık mezunu arkadaşların sorunlarına henüz değinemedim.
Umarım en kısa zamanda olumlu gelişmeler kaydedecektir.