Şirketler ve Emniyet Performansı
Bir olay oldu mu mutlaka bir suçlu aramak bizim toplumumuzun talihsiz bir özelliğidir! Eğer dikkatli olmazsak; sorumluluk kavramını anlamayan, sorumlu oldukları zaman bile fark etmeyen ya da bir sürü sebep üreterek kişisel sorumluluğunu kabul etmeyen bir nesil meydana gelir…Bunu yaratanlarda malesef yöneticilerdir. Bunu bazı şirketlerde görüyoruz…
Günümüzde işletme sahipleri ve üst düzey yöneticiler, bazen trajik bir kaza yüzünden bir pilotu, yerdeki bir operatörü, uçaktaki deri koltuklar üzerinden çöp almayan temizlik elemanlarını, check-in kontuarında hata yapan bir yolcu hizmet memurunu, karlı bir sözleşme kazanamadığı için satış ve pazarlama uzmanlarını, nakit akışının olmamasından dolayı muhasebecileri suçlamakla aceleci davranıyorlar. Belki o an için şirket yöneticileri kendilerini kurtarıyorlar ama şirketi uçuruma sürüklediklerinden haberleri yok! Bu tutum, işletmenin daha iyi bir eğitim, daha iyi ekipman sağlamasına, beklentilerin daha açık ve şeffaflığın engellemesine sebep olur. Buradaki bu suçlama kültürü yüzeyseldir. Herhangi bir girişimde oluşan yöntemsel, sistematik olan bu karışık etkileşimler insanların bilincinde yoktur.
İşletmenin sahibi kim? Sizler yani işletme sahipleri, müdürler,şef, memur, işçi. Hal böyle olunca herkes işletmede herşeyden sorumludur. Şirketler hep kültürden bahsederler. Özellikle yöneticiler konuşmalarının daha süslü olması için bu kelime dağarcığını kullanırlar ‘Şirket kültürü! Ya da Emniyet kültürü’. Kullanılan cümlelerde kalır ne yazık ki!…
İşletme yetersizlikleri ile birini suçlamak yerine ‘Biz’ toplu sorumluluk almalıyız. Bu durumda, işletmedeki tüm çalışanlar(Üstdüzey yöneticiler ve diğer yöneticilerde dahil) bir şekilde yetersizliğe sebep olduklarını kabul etmelidir.
Madem öyle, ‘Eğer hatayı insanlar yaptıysa, insanlar düzeltebilir! Bu yaklaşım bir değişmedir. Bu değişim iyi bir emniyet kültürü, iyi bir emniyet kültür yönetimi için gereklidir.
Şunu unutmamak gerekir ki yerel, bölgesel ve ulusal topluluklar fark edilir bir kültür yansıtabilir. Örneğin topluluk kültürünün bazı örnekleri şunları içerir;
-Giyim, Yiyecek, Kanun ve düzen, İletişim araçları, Dil, Din, Sosyal hiyerarşi, İklim, Ekonomi, Gelenekler, Eğitim, Bireysel özgürlük….
İşletme kültürlerinin tipik unsurları; müşteri hizmetleri, geri bildirim, şikayetlerin kabulü, sürekli gelişme ve öğrenme emniyet ile ilgilidir. İlginç ama bir iş kültürünün daha az belirgin unsurları şunları içerir;
-Kıyafet yönetmeliği
-İşletme politikalarına ve yöntemlerine düzenliyici gereksinim bağlılık
-İletişim ortamı
-Hiyerarşi
-Dil( Havacılıkta bazı kısaltma kelimeler bolca kullanılır, bu meslekten olmayan bir kişiye yabancı gelir( İmitasyon havacılarda anlamazlar)…
Ana fikrimi pekiştirmek için bir işletme kültürüne sahip olduğu bu unsurlara ilişkin olabilecek bazı faktörleri inceleyelim;
-İşletmenin türü,
-İşletmenin karlılığı,
-Şirketin tarihi, kuralları,
-İşletme içerisindeki iletişim türleri,
-Yasal yönetim şekli,
-Personelin eğitimi,
-Kurumsal yapı… Bazı patron şirketlerine kurumsallıktan uzak oldukları söylensede, bazı kurumsal olduklarını zanneden şirketlerden daha kurumsal oldukları görülüyor.. Bunu daha sonra daha detaylı anlatacağım…..
Yerel ve kurumsal kültürlerin arasındaki benzerlikleri görebiliyormusunuz?
Bu benzerlikler benim görüşüm olan ‘İşletme toplulukları’ kavramını desteklemektedir. Öyleyse emniyet kültürü nedir?
‘Bir kurumun sağlık, emniyet yönetimine olan bağlılığı, bu yönetimin uyumlu-adil olunma biçimi, yeterliliği belirleyen bireysel-grup değerlerinin, tutumlarının, bakış açılarının, yeterliliklerinin ve davranış şekillerinin ürünüdür.’
Benim deneyimlerime göre , olumsuz bir emniyet kültürüne sahip bir kurum, aşağıdaki özelliklerin bazılarını veya hepsini sergilemektedir;
-Yöneticiler ve kilit yönetim personeli temel düzenleyici gereksinimleri bilmez.
-Elamanlar, yönetimin onlardan ne beklediklerini tam olarak anlayamazlar…
-Yönetim personeli iyi bir yönetimin temel ilkelerini uygulayamaz.
-Yetersiz yetkilendirme vardır.
-Sorumluluklar açık değil –karışıktır.(Kilit noktaya koydukları kişiler niteliksizdir)
–Mobbing uygulaması (Vasıfsız yöneticilerin en başarılı oldukları nokta! Bu olgunun dolaylı maliyeti ise işveren ve toplumun katlanmak zorunda kaldığı düşük verim ve ürün-hizmet kalitesinin bozulması, şirketin saygınlığının yitirilmesi ve müşteri sayısında azalma şeklinde kendini göstermektedir)
-Mevcut bir raporlama sistemi yoktur veya varsa yetersiz ve disiplinsizdir.
-İletişim hatları açık değildir.
-İşletme yönetimi sabit bir mali baskı içinde olduğundan, koltuğundan başka bir şey düşünemez.
-Ekipmanlar sık sık kullanılamaz hale gelir.
Üst düzey yöneticileri günü kurtarmak için bağımsız danışmanlardan destek almaya çalışırlar.. Bu üst düzey yöneticilerinin köşeye sıkıştığı andır! En tehlikeli oldukları zamandır! Ancak danışmanlar şirketi daha da çıkmaza sokar! Ben patronların yerinde olsam, şirkete yüksek ücretlerle geçici olarak getirilen danışman desteği yerine ‘Kaliteli ve Donanımlı’ Üst düzey yöneticiler getiririm.
Tabii bu da işverenlerin işine gelir mi!
Şirketi en iyi bilen şirket çalışanlarıdır. Bunu asla unutmayın….
Mehmet Ali ATAMAN