Açılan her yeni havalimanı bulunduğu ülkeyi, şehri ve dünya havacılık otoritelerini heyecanlandırırken, bir de yıllarca tarihe tanıklık eden ve hüzünlü vedaya hazırlananlar var bugünlerde..
Türk havacılığına 86 yıl boyunca hizmet veren, uçakların neredeyse aralıksız işlediği ülkemizin göz bebeği Atatürk Havalimanı 7 Nisan’da ticari uçuşlara kapılarını kapatıyor. Çocukluğumun geçtiği, bizzat görev yaptığım yer ile şimdi ayrılma vakti
Yapraklar 1933 yılını gösterdiğinde İstanbul-Ankara arasında yapılan ilk uçuş ile Türk sivil havacılığının temelleri burada atılmıştı,
1985 yılında yapılan değişiklikle adını Istanbul Atatürk Havalimanı olarak değiştirerek tarihte yerini buldu.
Atatürk Havalimanı günümüze dek milyonlarca yolcu ve sayısız uçuşa ev sahipliği yaptı. Nice mutluluklara şahit oldu, nice hüzünler, kavuşmalar, ayrılıklar gördü.
Yeşilçam filmlerinde, günümüzdeki dizi ve filmlerde sayısız sahnelerde vazgeçilmez mekanlar arasında yer aldı. Belirttiğim gibi birçok eski Türk filminde burası klasik bir öğe halini almıştı.
Hatırlayabildiklerim Kadir İnanır’ın Fırtına (1977), Teşekkür ederim Büyükanne (1975), Beyaz Ölüm (1983), Cennetin Çocukları (1977), Şaka Yapma (1981) 70’li yıllarada çekilen Kartal Tibet ve Hülya Koçyiğit’in başrollerini paylaştıkları “Funda” ‘dır.
Bugünkü yazımda Atatürk Havalimanı’nın bizlere yaşattığı ilklerden bahsedeceğim ayrıca bol bol nostaljik fotoğraflara yer ayırdım. Anlatılacak çok şey var fakat biraz genelleme yaparak toplamak istiyorum,
Bakırköy, Yeşilköy, Yeşilyurt, Florya ve Sefaköy arasında yaklaşık 12 milyon metrekarelik bir alan üzerinde kurulu Atatürk Havalimanı, yıllardır iç hat ve dış hat seferleri ile uluslararası charter uçuşları için kullanıldı.
Kuruluş amacı askeri yönde olan alan 1912’de Yeşilköy’de hizmete girdi. 1933 yılında İstanbul-Ankara arasında icra edilen ilk uçuşla “Yeşilköy Hava Meydanı” adını aldı ve böylece sivil uçuşlara başlamış oldu,
Yeşilköy Hava Meydanı, o günün teknolojisiyle uluslararası standartlarda 05/23 pistine, taksi yollarına, 10 bin metrekarelik modern yolcu terminaline, bakım hangarlarına, radyo alıcı-verici cihazlarına ve yedek enerji santraline sahipti.
1971’de uygulamaya konulan master planla her biri yıllık 5 milyon yolcu kapasiteli 4 terminal binası ve bunları tamamlayan bazı bölümler inşa edildi. Söz konusu plan, THY Hangar Tesisleri, kargo tesisleri, kontrol kulesi ve teknik blok, aydınlatma sistemi, elektrik dağıtım sistemi, “06/24” pistinin yeniden yapılması, akaryakıt ikmal tesisleri ile diğer bazı tesisleri kapsıyordu. Projede, halen İç Hatlar Terminali olarak hizmet veren Dış Hatlar Terminali, 29 Ekim 1983’te işletmeye açıldı.
– İlk tarifeli uçak postası uçuşu 14 Şubat 1924 tarihinde, Macar pilot İvari tarafından Ju F-13 tipi uçakla yapılmıştır. Sadece posta yükü olan bu uçuş, İstanbul’dan Ankara’ya 3 saat 5 dakika sürmüştür.
– 1 Nisan 1933’te ANK-IST uçuşunun biletleri satışa çıktı: 35 lira 5 kuruş! Ayrıca yolcular beraberinde 15 kg. yük taşıyabiliyordu. Hergün 13.45’te Taşhan önünden Güvercinlik Meydanı’na düzenli servis vardı. Uçak ise Ankara’dan 14:15’te kalkıp, 15:25’te Eskişehir’e iniyor, oradan da 15.45’te kalkıp 16.55’te Yeşilköy’e ulaşıyordu. Elbette yolcular daha sonra da trenle Yeşilköy’den İstanbul’a varmaktaydılar. Bu arada tarifeli seferler sadece yazın yapılabiliyordu. Bunun dışında gidiş-dönüş seferleri ise Pazartesi-Çarşamba-Cuma günleri yapılırdı. Her yolcu için 10.000 liralık sigorta poliçesi kesilirdi.
– 25 Mayıs 1944 tarihinde Nuri Demirağ’ın NU-D 38 tipi -Türkiyede ilk üretilen- yolcu uçağı, İST-ANK deneme uçuşunu 1,5 saatte tamamlamıştı. İki pilot ve Nuri Bey’in dışında, yolcu olarak gazeteciler vardı. Uçağın akıbetini kısaca özetlersek; uçak ve uçuşun başarılı olmasına rağmen, başka nedenlerden ötürü bir daha hiç uçamadığını söyleyebiliriz.
– 12 Şubat 1947, THY (o zamanki adıyla Devlet Hava Yolları) için mühim tarihlerden biridir çünkü hudutlarımız haricine ilk uçuş, Atina’ya yapılmıştır,
TC-ABA tescil kodlu DC-3 uçağı o gün saat sabah 10:00’da Ankara’dan havalanmış, İstanbul’da aktarma yaptıktan sonra Atina’ya hareket etmiştir. Yolculuk toplam 2 saat 40 dakika sürmüştür. Atina seferinden sonra, THY’nın yakın zamanda uluslararası uçuş noktalarına Lefkoşa, Beyrut ve Kahire de eklenmişti.
**Uçuşunu DC-3 ve C-47 model uçaklar ile gerçekleştiren Kaptan Mehmet Arabacı, o uçuşa ilişkin hatırasını “Atina’ya ilk gittiğimizde, iniş için uçuş kulesinin çağrı adının Hassani Airport yani Hasan Meydanı olduğunu öğrendik ve bu yıllarca böyle devam etti, sonradan değiştirildi. Meğer orada Hasan Ağa adlı bir Türk varmış. Arazisini almışlar, hava meydanı yapmışlar. Meydanın adı da Hassani Meydanı kalmış” diye anlatmış.
– 1971’de yıllık 5 milyon yolcu kapasiteli 4 terminal binası ve bunları tamamlayan bazı bölümler inşa edildi.
– Halen İç Hatlar Terminali olarak hizmet veren Dış Hatlar Terminali, 29 Ekim 1983’te işletmeye açıldı.
– Alan 1985’ten itibaren “Atatürk Havalimanı” adını aldı.
Düzenlenen bir törenle Yeşilköy Havaalanı artık Atatürk Havalimanı adını alıyor. Aşağıdaki fotoğraf tören günü çekilmiş olup dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ile diğer üst düzey zevat karenin içinde yer alıyorlar.
– Kargo Terminali tesisleri hizmete açıldı , 1993
– TAV’ın ‘Yap-İşlet-Devret’ modeliyle gerçekleştirdiği dış hatlar terminalinin yapımı 22 ay gibi rekor bir sürede tamamlandı. Ocak 2000’de hizmete açıldı
Atatürk Havalimanı’nın bugüne dek aldığı ödüller aşağıdaki gibidir,
2001 Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi (FAA): “Orta Doğu ve Balkanlar’ın En Güvenli Havalimanı”
2002 ACEC-Amerikan Mühendislik Konseyi: “Mühendislik Akademi Ödülü”
2003 www.travelquality.com: “En İyi 2. Havalimanı”
2007 13. Dünya Güzergâh Geliştirme Forumu, Routes: “Yüksek Övgüye Değer Ödülü”
2009 Skytrax: “Güney Avrupa’nın En İyi İkinci Havalimanı Ödülü”
2010 Skytrax: “Güney Avrupa’nın En İyi Havalimanı Ödülü”
2013 ACI Europe: 25 milyon yolcu ve üstü kapasiteli havalimanları kategorisinde “Yolcu Trafiği En Çok Artan Havalimanı
2019 “Report Best Airport” : Dünya’nın en iyi 5.Havalimanı
Trafik Kayıtları,
– Günlük ortalama 232.600 Yolcu ( 2006’da 83 ülkede – 252 destinasyon // 2018’de 121 ülkede – 336 destinasyon )
– Havalimanında apron kartı sahibi olan kişi sayısı 44.500 kişi
– 1 yılda havalimanından geçen ortalama 44 milyon bagaj
– 2018 rakamları ile 17.848.270 iç hat yolcusu, 45.035.468 adet ise dış hat sefer yolcusu AHL’yi kullanmıştır.
– Türk Hava Yolları’nın 6 Nisan’da 02.00’daki TK- 54 sefer sayılı İstanbul-Singapur uçuşu ise Atatürk Havalimanı’ndan yapılan son uçuş olarak tarihe geçecek
Yeşilköy Atatürk Havalimanı / Gerçekleşen Kazalar;
Yeşilköy Havalimanı tarihinde iz bırakacak sayılı kazalar olmuştur. Çoğunluk küçük çaplı kazalar olsa da akıllarda yer edinen birkaç büyük kaza yaşanmıştır.
Günler 30 Ocak 1975’i gösterdiğinde THY’nin İzmir-İstanbul seferini yapan “Bursa” uçağı, Yeşilköy Havalimanı’nda elektrik arızası nedeniyle ışıkları yanmayan piste inemedi. Yeniden yükselişe geçen uçak Marmara Denizi’ne düştü, 41 kişi öldü.İstanbul-İzmir seferinin sonuna yaklaşan uçak Yeşilköy Havalimanı’nın 06 pistine inişini tamamlayacaktı ki elektrikler kesildi. Pist ışıkları da sönünce uçak pas geçti ve tekrar 06 pistini karşılamak üzere Marmara Denizi üzerinden yaklaşmaya başladı. Her ne olduysa uçak Yeşilköy açıklarına düştü ve taşıdığı 42 kişinin tamamı hayatını kaybetti. Kazaya neyin sebep olduğu halen bilinmemektedir ve uçağın enkazı ile birlikte kazanın kurbanları da halen Marmara Denizi’nin derinliklerinde yatmaktadır.
**
Erhan İnanç Bey’in kaleminden aklımda kalan detaylı açıklamayı sizlerle paylaşmak istedim,
F-28 TC-JAP uçağı Kaptan Mehmet Topçuoğlu, FO Nusret Demirel yönetiminde TK345 sefer sayısı ile İstanbul’a gitmek üzere İzmir’den saat 18:00 civarında havalandı. Saat 18:40 gibi İstanbul Yeşilköy Atatürk havalimanına denizden 06 istikametinde yaklaşıp piste tekerlek koymak üzereyken elektrik kesilmesi nedeniyle pist ışıkları sönünce pilot, sağlıklı bir iniş olmayacağına, pass geçmenin en doğru karar olduğuna karar verip motorlara kalkış takatı verip tırmanmaya başladı, durumu kuleye bildirdi. Kule TK345’e pist doğrultusunda belli bir irtifaya tırmanma izni verdi. Pilot, bulut tavanı çok alçak olduğu için, bulut altında kalacağını, görerek rüzgâr altında (*) uçacağını bildirdi. Kule, TK345’e pist başında kalkış yapmak için bekleyen bir B707 olduğunu, inişi hemen gerçekleştirmeyecekse bekleyen uçağa kalkış izni vermek istediğini bildirdi. TK345 pilotu, rüzgâr altına girdiğini, yanan pist ışıklarını gördüğünü, meydandan biraz fazlaca uzaklaşıp dönerek pisti karşılayacağını, bu nedenle bekleyen uçağın kalkış yapabileceğini söyledi. Bunun üzerine kule, bekleyen PanAm B707 uçağına piste giriş ve kalkış izni verdi. B707 kalkış sonrası belli bir mesafe uzaklaştıktan sonra kule TK345’i tekrar çağırıp “B707 kalkış yaptı, pist sizin için inişe serbest, ben şu anda sizi, farlarınızı ve beacon ışıklarınızı göremiyorum, neredesiniz, pistten kaç DME uzaktasınız” diye sordu. Bu çağrı defalarca yapıldığı halde kule TK345’den hiç cevap alamadı. Uçak, havalimanı yakınlarında, bulut altında, çakar lambaları ve farları ile görülemiyor, telsiz çağrılarına cevap vermiyorsa kayıp demektir. Bu nedenle kule kayıp uçak için alarm düğmesine bastı.
Evet, maalesef uçak Marmara denizine düşmüştü. Fırtına ve deniz dalgaları dinmiyordu. Kazanın ertesi günü Deniz Kuvvetleri kurtarma gemileri erkenden Ambarlı açıklarında çalışmaya başladılar. Dalgalar öylesine kuvvetliydi ki, gemiler demir tarıyorlar, karaya vurma tehlikesinde çalışıyorlardı. Bütün bu zorluklara rağmen gemiler ve personeli inatla kurtarma işlemine devam ediyorlardı. Uçağın yerinin sonar cihazıyla tespit edildiği söyleniyordu. Uçak, sahilden 2 mil kadar uzakta ve 80m kadar derinlikteydi. Denize indirdikleri dalgıçlar istedikleri noktada kalamıyorlar, devamlı çevreye savruluyorlardı. Yanlış hatırlamıyorsam, bir dalgıç çok zor durumda kalmış ve baygın olarak gemiye çıkarılmış. Sonradan ölümden döndürüldüğünü öğrendik. Hava muhalefeti devam ettiği ve sonuç alınamadığı için kurtarma çalışmalarına son verildi. Zaten kaza kurbanlarının artık hayatta kalma şansları kalmamıştı.
2 saat kadar sonra getirilen parçanın TC-JAP uçağının flabı olduğunu anladık. Flabın iç yapısı honeycomb olduğu için kanat bağlantılarını koparıp su üstüne çıkmıştı. Buradan anladığımız da, flaplar iniş açısında (full down olabilir) açılmışlar, uçak o hızla suya değince alt yüzeyinden aldığı aşırı yük nedeniyle kanat bağlantıları kırılmıştı. Uçağın farkına varmadan denize iniş yapmaya çalıştığını tahmin ediyoruz.
Tekerlekler o hızla suya değince betona çarpma etkisi yapmış ve pistonlardan kırılmışlardı. Tam hatırlamıyorum ama, kazadan 20-25 gün sonra Ambarlı balıkçılarından bir telefon gelmiş, denizde yüzey büyük bir parça bulunmuş, düşen uçağın olabilir mi diye soruyorlar. Verilen adrese hemen bir pikap ve 2 personel gönderildi. 2 saat kadar sonra getirilen parçanın TC-JAP uçağının flabı olduğunu anladık. Flabın içyapısı honeycomb olduğu için kanat bağlantılarını koparıp su üstüne çıkmıştı. Buradan anladığımız da, flaplar iniş açısında (full down olabilir) açılmışlar, uçak o hızla suya değince alt yüzeyinden aldığı aşırı yük nedeniyle kanat bağlantıları kırılmıştı. Uçağın farkına varmadan denize iniş yapmaya çalıştığını tahmin ediyoruz.
Erhan İnanç – 25.12.2015
**
Tarih 27 Ağustos 1994
Türk Hava Yolları’na ait TC-JEL tescilli, Eskişehir isimli bir Boeing 737-400, taşıdığı 164 yolcu ve 7 mürettebat ile Trabzon’dan havalandı. 06/24 pistinin 24 başından teker koyan uçak duramadı ve Sirkeci-Halkalı banliyö treninin raylarına yarım metre kala durdu. Eğer uçak biraz daha sürüklenseydi 25 bin voltluk gerilim hattına çarpacaktı ve olay bir faciaya dönüşecekti. Slide’lar ile uçaktan tahliye edilen yolcular büyük bir panik yaşasalar da kimsenin burnu kanamadı. Uçağın pistten çıkmasının sebebi ise yağmur sonrası pistte oluşan “aquaplaning” olarak adlandırılan su birikintisi idi.
21 Eylül 2017
EuroAir’e ait, Koçoğlu Havacılık tarafından işletilen 1998 model TC-KON tescilli uçak, 21 Eylül 2017 tarihi saat 21:10’da KKTC’de Ercan Havalimanı’na gitmek üzere Atatürk Havalimanı’ndan kalktı. Kalkıştan kısa bir süre sonra uçakta iniş takım arızası ortaya çıktı. Pilotlar geri dönme kararı aldı. Atatürk Havalimanı kulesi ile temasa geçen pilotlar, öncelikli iniş izni istedi. Havalimanı itfaiye ve kurtarma ekipleri acil durum için pistte yerlerini aldı..
Saat 21.30’da çift motorlu iş jeti Atatürk Havalimanı’nın RW35 sağ pistine teker koydu. Ancak iniş takımları katlanan uçak pistte kaydı ve toprak alana çıktı. Alev alan uçağa hemen havalimanı itfaiyesi müdahale etti. Uçakta bulunan pilotlar Muzaffer Kütük, Mehmet Mümin Turan, Hostes Duygu Doğaçay ve yolcu Mehmet Şahin itfaiye tarafından kurtarıldı.
2007 yılının ılık bir Mart günü..
Ariana Afghan Havayolları’na ait bir Airbus A300B4-203 tipi YA-BAD kuyruk tescilli uçak Kabil-Esenboğa-İstanbul seferini yapmak üzere kalkış yapar. Esenboğa Havalimanına uğradıktan sonra tekrar havalanan uçak rotasını Atatürk Havalimanına çevirir. 06-24 pisti için iniş izni alan Ariana Afghan’ın A300’ünü kötü bir son bekliyordu. Son yaklaşmanın ardından piste teker koyan uçak frenlerinde oluşan sorun nedeniyle saat 13.45 sularında pist dışına çıktı. Toprak zeminde yaklaşık 100 metre sürüklenen uçakta herhangi bir can kaybı yaşanmamıştı. Ancak uçak çok değil yalnızca 15-20 metre daha sürüklenseydi gerçek bir facia yaşanabilirdi. Çünkü uçağın durduğu nokta Atatürk Havalimanı’nın güney kısmında bulunan ve o saatlerde son derece işlek olan Yeşilköy Caddesine çok yakındı.
Daha fazla nostaljik fotoğraflara aşağıdan ulaşabilirsiniz
Saygılarımla
Emre Sanisoğlu
Kaynaklar
Sabah Gazetesi
Anadolu Ajansı
Türk Hava Yolları – Nostalji
Kerem Gok
Osman Gazi Baykal