Arkadaşlık
Hepimizin büyük ihtimalle birden fazla, hatta sürüsüne bereket birçok arkadaşı vardır. Arkadaşlar, güvenebileceğimiz ve bizi hayal kırıklığına uğratmayacak kişilerdir; En azından onlardan beklentimiz budur. İyi ve kötü günlerimizde sevinçlerimizi ve acılarımızı paylaşan, ve bize en yakın duran kişilerdir. Adı da, bizim arkamızda duran, ihtiyacımız olduğunda bizi kollayan kişi düşüncesini çağrıştırır. Bu yüzden çoğumuzun, arkadaşlarımız tarafından hayal kırıklığına uğratıldığımızda duyduğu üzüntü, herhangi bir başka insan tarafından aldığımız çok daha büyük bir darbe karşısında duyduğumuz üzüntüden kat kat daha fazladır.
Arkadaşlıklar toplumun çeşitli katmanlarından gelen insanlar arasında çeşitli vesileler ile oluşabilmekte ve yine çeşitli vesilelerle bozulabilmektedir. Uzun yıllar, ya da hiç bozulmayan arkadaşlıklara bakarsak, orada tarafların birbirini kullanmaya çalışmadıklarını, aksine birbirlerini sürekli olarak doğrulara yönlendirdiklerini ve hatalı ya da yanlış bir yöne gidildiğini gördüklerinde birbirlerini o hata veya yanlıştan dönmeye zorladıklarını görürüz. Bu tür arkadaşlıklar belki zaman zaman çok küçük kesintilere uğrasa da, sonuçta, bitmeyen ve her kesintiden sonra tekrar daha kuvvetli bağlarla devam eden arkadaşlıklardır. Hiç bir şey bu tür arkadaşlıkları kolay kolay bozamaz, zira karşılıklı bir şekilde sürekli olarak çalışan bir “uyarma”-,”pozitif yönde yönlendirme-”,ve hatalarını direkt olarak yüzüne söyleme-mekanizması söz konusudur. Buradan bir “yanlış” çıkmaz. Fakat yanlışını görüp göz yuman bir arkadaş varsa, orada sadece arkadaşlıkta değil, bu durumun yaygınlaşması ile toplumda da çürüme başlar.
Orta öğrenim yıllarımızdan biliriz; Bazı arkadaşlar birbirini “okulu kırma” konusunda etkileyip, birbirlerine zarar verdiklerini hiç düşünmezlerdi. Daha da kötüsü, kötü alışkanlıkların çoğu arkadaşlar arasında edinilirdi. Gençlik döneminde insanların psikolojisi ve sosyolojik bilinci zaten biraz dalgalıdır, çoğu konuda henüz derin düşünme nosyonuna ve tam oturmuş bir karaktere sahip değildirler. O yüzden çok fazla eleştirmek istemiyorum. Ancak “kemale ermiş” olan daha yetişkin kişilerin arkadaşlıkları eğer orta öğrenim yıllarındaki arkadaşlığa benziyorsa, orada durup bir düşünmek gerekir… Bu sığ bir ilişkidir.
Gerçek arkadaşlıklar, hayatta yapılabilecek hataların, yanlış olabilecek davranışların önlenmesine yönelik büyük katkılar sağlar; Belli bir oranda temiz ve düzgün fertler ve dolayısıyla da “güzel niteliklere sahip topluluklar” idealine atılan adımlardır.
Eğer çevremizde arkadaş olarak gördüğümüz insanların pozitif değerlerin bir çoğundan uzak kalmış olduğunu, ve bunları rahat ve küstahça göz ardı ettiğini görebiliyorsak, ve bununla birlikte, daha doğrusu buna rağmen onlarla bütün mevcut arkadaşlıklarımızın sıhhatli bir şekilde devam ettiğini iddia ediyorsak, burada ya hepimiz toptan çürümüşüzdür, ya da arkadaşlıklarımız büyük bir yalandan ibarettir.!!!
Tuncer Yıldırımgeç