Gürcistan’dan Fransa’ya, Türkiye’den Polonya’ya dünya sinemasının en yeni ve seçkin örnekleri Altın Portakal heykelciği için yarışacak.

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından 16-23 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek 53. Uluslararası Antalya Film Festivali Uluslararası Yarışma programı belli oldu. Dünyanın dört bir yanından günümüze ve insanlığa dair farklı konuları ele alan filmler, Altın Portakal için yarışacak. En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo, En İyi Müzik, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu ve Jüri özel ödüllerinin sahibi, bu yıl İngiliz yönetmen Hugh Hudson başkanlığındaki Uluslararası Uzun Metraj Jürisi tarafından yapılacak değerlendirme sonucu belirlenecek. En İyi Film’e ise Altın Portakal heykelciğiyle birlikte 50 bin Euro’luk para ödülü de verilecek.

İşte Uluslararası Yarışma filmleri;

  • ’48 Kavşağı (Junction 48 / Yön: Udi Aloni – İsrail, Almanya, ABD)
  • Açık Kapı (La Puerta Abierta / Yön: Marina Seresesky – İspanya)
  • Baba ve Oğul (Ostatnia Rodzina / Yön: Jan P. Matuszynski – Polonya)
  • Başkasının Evi (House of Others / Yön: Russudan Glurjidze – Gürcistan, Rusya, İspanya, Hırvatistan)
  • Kol Saati (Slava / Yön: Kristina Grozeva, Petar Valchanov – Bulgaristan, Yunanistan)
  • İtiraflar (Le Confessioni / Yön: Roberto Ando – İtalya, Fransa)
  • Kayıp Kral (King of the Belgians (Yön: Peter Brosens & Jessica Woodworth – Belçika, Hollanda, Bulgaristan)
  • Takım Ruhu (L’outsider / Yön: Christophe Barratier – Fransa)
  • Tereddüt (Clair Obscur / Yön: Yeşim Ustaoğlu- Türkiye, Polonya, Fransa)
  • Toz (Dust / Yön: Gözde Kural – Türkiye, Afganistan)

’48 KAVŞAĞI / JUNCTION 48: (Yönetmen: Udi Aloni – İsrail, Almanya, ABD)

Kerim, karmaşık LOD şehrinin Arap gettolarındaki kriminal tiplerden oluşan arkadaşlarıyla takılmak ve tuhaf işler arasında geçen amaçsız bir hayat sürmektedir. Bir aile trajedisi onu, şarkıcı kız arkadaşı Manar’la daha da yaklaştırır ve hayatını rayına oturtma yolunda motivasyon sağlar. Kerim ve grubu sonunda, Tel Aviv’deki bir kulüpte ‘ilk Arap rap’çi’ olarak fark edilmelerini sağlayacak bir performans gerçekleştirme şansı yakalamıştır. Ama başarıya giden yol hiçbir zaman kolay değildir. Kerim ve grubu; milliyetçi Yahudi rapçilerin şiddetiyle, hükümetin engelleriyle ve bağımlı arkadaşlarının başlarına açtığı belalarla yüzleşmelidir önce. Kerim için ayrıca bir tehdit daha vardır; Manar’ın ailesi, kızlarının onunla sahneye çıkmasına karşıdır. Kerim aşkı için mi yoksa sanatı için mi mücadele edecek; arada kalır. Berlin Film Festivali Panorama bölümünde Seyirci Ödülü ve Tribeca Film Festivali’nde Jüri Ödülü alan “Junction 48”in yönetmeni, Udi Aloni. Filmin başrolünde ise senaryoya da katkısı olan, Annemarie Jacir’in “Bu Denizin Tuzu”nda da (Milh Hadha al-Bahr- 2008) izlediğimiz Tamer Nafer var.

AÇIK KAPI / LA PUERTA ABIERTA: (Yönetmen: Marina Seresesky – İspanya)

“Açık Kapı”, yönetmeni Marina Seresesky’ye göre ‘ikinci bir şansı hak edenlerin hikayesi’. Rosa, annesinden miras aldığı işi yapmaktadır; fahişeliği. Annesi, ona cehennemi yaşatıp dururken nasıl mutlu olunacağı konusunda hiçbir fikri olmamıştır. Bunu hak ettiğini de düşünmez zaten. Fakat bu renksiz ve duygusuz hayata bir gün 10 yaşlarındaki Lyuba dahil olduğunda Rosa için de ‘ikinci bir şans’ doğar. Film, Transilvanya Uluslararası Film Festivali’nde seyircilerin oylarıyla En İyi Film seçildi.

BABA VE OĞUL / OSTATNIA RODZINA: (Yönetmen: Jan P. Matuszynski – Polonya)

‘Babalar ve oğulları’ meselesini düşünün; şimdi ona biraz da ‘sanatçının, aile babası olarak portresi’ başlığını ekleyin. İşte hayatından bir kesite şahit olacağınız, Polonyalı ressam Zdislav Beksinski’nin hikayesi tam da böyle bir şey! Bir yandan kendi ikili hayatında zorlanıyor; naif , örümcek korkusu olan, sevgili bir aile babası ile şiddet yüklü cinsel fantezilere sahip ve rahatsız edici, distopik tablolara meyyal bir adam. Öte yandan baş belası oğulları Tomasz intiharlara kalkışmakta. Nihayet bir kız arkadaş bulup radyoda program da yapmaya başlayınca Zdislav ve Zofia Beksinki çifti çok sevinir. Gerçi Zdislav Beksinki bu durumun böyle süreceğine pek inanmaz ama elinde kamerasıyla her şeyi kaydetmekten de geri durmaz. Ödüllü belgesel “Deep Love”ın yönetmeni Jan P. Matusznski’nin ilk uzun metrajı “Baba ve Oğul”, dünya prömiyerini Locarno Film Festivali’nde yaptı ve son Gdynia Polonya Film Festivalinde 4 ödül kazandı.

BAŞKASININ EVİ / HOUSE OF OTHERS: (Yönetmen: Russudan Glurjidze – Gürcistan, Rusya, İspanya, Hırvatistan)

Dağların arasında, sessiz sakin bir köy içinde koca bir ev. Bir ailenin mutluluğu için yeter bir manzara gibi görünüyor ama gerçek hiç de öyle değil. Çünkü burası, düne kadar komşu olan Gürcü ve Abhazaların birbirleriyle kanlı bir savaşa tutuştukları yer. Buraya taşınan genç aile de savaştan fiziksel olarak kurtulsa da işte bu kabustan bir türlü uyanıp da ruhen iyileşemiyor. Bitmeyen bir savaşı gün be gün yaşıyor. San Sebastian Film Festivali’nde gösterilen ve Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali’nde Batının Doğusu Ödülü’ne layık görülen, Russudan Glurjidze’nin yazıp yönettiği filmde Salome Demuria, Ia Sukhitashvili ve Olga Dihovichnaya başlıca rolleri paylaşıyor.

KOL SAATİ / GLORY /SLAVA: (Yönetmen: Kristina Grozeva, Petar Valchanov – Bulgaristan, Yunanistan)

Demiryolu işçisi Tsanko Petrov, raylarda milyonlarca Leva bulur. Parayı olduğu gibi polise götürmeye karar verir. Böylece devlet ona ödül olarak bir kol saati verecek ve o da artık çalışmak zorunda kalmayacaktır. Bu arada Ulaştırma Bakanlığı PR departmanı müdürü Julia Staikova, Petrov’un eski, aile yadigarı saatini kaybeder. Böylece Petrov’un umutsuz mücadelesi başlar; hem eski saatini hem de eski itibarını kazanmak için. Locarno Film Festivali’nde Altın Leopar için yarışan filmin yönetmenliğini, bol ödüllü ‘’Ders ‘’ filminin yönetmenleri Kristina Grozeva ve Petar Valchanov üstleniyor.

İTİRAFLAR / LE CONFESSIONI: (Yönetmen: Roberto Ando – İtalya, Fransa)

Karlovy Vary Film Festivali’nden Ekümenik Jüri ödülüyle dönen, Roberto Ando imzalı film bir yandan olabildiğinde gerçekçi bir yandan da sürreel bir çizgide ilerliyor. Manzara şu: Dünyanın önde gelen ekonomistleri ve en güçlü isimleri G-8 zirvesi için Almanya’da bir arada. Fakat tuhaf bir tip de konuklar arasında; IMF Başkanı Daniel Roche tarafından davet edilen bir İtalyan keşiş. Keşişe, gece gizlice günah çıkartmak isteyen Roche, ertesi sabah ölü bulunur. Gece Roche’un odasına girdiği görülen keşiş, şimdi baş şüphelidir! Fakat soruşturmada Roche’un itirafını ifşa etmeyi reddeder. Ekonomi patronları, Roche’un, yakında gerçekleştirmeyi amaçladıkları ve pek çok ülkeyi darboğaza sokacak ekonomik planlarını keşişe sızdırdığından endişelenir. Bu endişe keşişin, Roche’un ölümünde parmağı olup olmamasından daha önemlidir şimdi! Ve keşiş ısrarla Roche’un itirafını açıklamayı reddeder. ‘Gizemli keşiş’ rolünde bol ödüllü, başarılı oyuncu Toni Servillo’yu izleyeceğiz.

KAYIP KRAL / KING OF THE BELGIANS: (Yönetmen: Peter Brosens & Jessica Woodworth – Belçika, Hollanda, Bulgaristan)

Venedik Film Festivali Ufuklar Ödülü’ne aday gösterilen film, Balkanlar’da kaybolup gerçek dünyaya uyanan bir kral eskisinin başrolde olduğu yol hikayesi. III. King Nicolas, yanlış bir hayat yaşadığına kesinkes inanan yalnız bir ruhtur. İngiliz sinemacı Duncan Lloyd’la İstanbul’a bir yolculuğa çıkmaya kalkışır. Lloyd, Saray tarafından monarkın budala imajına bir çekidüzen vermek için görevlendirilmiştir. Bu yolculuk, ikisi için de hiç kolay olmayacaktır. Bu orijinal komedinin kralı ise Peter Van den Begin.

TAKIM RUHU / L’OUTSIDER: (Yönetmen: Christophe Barratier – Fransa)

Yıl, 2008. Genç bir adam, dünya çapında finansal pazarları sallayacak bir seri skandalın baş aktörü olarak şüphe altında: Jerome Kerviel. Dünyanın en büyük bankasında basit bir memur olarak çalışan bu adamın bu kadar ileri gidebileceğini, 8 yıl önce kimse tahmin edemezdi. Sessiz, kendi halindeki Jerome, Société Générale’in yatırım bankacılığı bölümünde, vadeli işlemler piyasasında yaptığı hayali işlemlerle bankasını 4,9 milyar Euro zarara uğratmıştı. Gerçek bir olaydan beyazperdeye uyarlanan filmin yönetmeni; iki dalda Oscar’a aday gösterilen “Koro” (Les Choristes- 2004) filmine de imza atan, Christophe Barratier. Bankasını iflasın eşiğine getiren Jerome Kerviel’i ise genç oyuncu Arthur Dupont canlandırıyor.

TEREDDÜT / CLAIR OBSCUR: (Yönetmen: Yeşim Ustaoğlu- Türkiye, Polonya, Fransa)

Yeşim Ustaoğlu’nun, dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yapan, Türkiye’de ilk gösterimini ise Uluslararası Antalya Film Festivali’nde yapacak olan yeni filmi “Tereddüt”, aile sorunlarıyla bunalmış iki kadın üzerine. 30’larının başındaki Şehnaz, bir sahil kasabasında mecburi hizmetini yapan bir psikiyatrdır. Hafta sonlarında gittiği İstanbul’da kocası Cem’le sürdürdüğü kusursuz bir evlilikle hayatında her şey yolunda görüntüsü vermektedir. Ancak arka planda kocasının isteklerine takılmış bir benlik yatmaktadır. Aynı kasabaya iki yıl önce, 16 yaşındayken zorla evlendirilerek gelmiş Elmas’ın hayatındaki eksikler de Şehnaz’ınkilerden çok farklı değildir aslında. Bir vesileyle tanıştıklarında hayatlarında yeni bir kapı aralama fırsatı doğacaktır. Filmin başrollerini; Funda Eryiğit, Ecem Uzun, Mehmet Kurtuluş ve Serkan Keskin paylaşıyor. İlk uzun metrajı “İz” (1994) ile dünya festivallerine katılan ve İstanbul Film Festivali’nde En İyi Film ödülü alan Ustaoğlu’nun ikinci filmi “Güneşe Yolculuk” (1999) ise Berlin’de En İyi Avrupa Filmi ve Barış ödüllerini kazandı. Berlin Film Festivali Panorama bölümünde prömiyerini yapan “Bulutları Beklerken” (2004) Sundance/NHK Uluslararası Film Yapımcıları Ödülü’nün sahibi olurken “Pandora’nın Kutusu” (2008) da San Sebastian Film Festivali Altın İstiridye ödülü başta olmak üzere pek çok festivalden ödülle döndü. Venedik’te prömiyerini yapan “Araf” da (2012) yönetmen ve oyuncusuna festivallerde ödül kazandırdı.

TOZ / DUST: (Yönetmen: Gözde Kural – Türkiye, Afganistan)

53. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin bir diğer ilk gösterimi olan “Toz”, ilk uzun metrajında kamera arkasına geçen Gözde Kural’ın, Afganistan’da çektiği bir film. Kural, Afgan asıllı üç kardeşin hikayesi için düşmüş yollara. Azra, Emir ve Ahmet, İstanbul’da doğup büyüyen, Afgan asıllı üç kardeştir. Annelerinin ölümünden sonra, Emir’in bütün itirazlarına rağmen Azra, Afganistan’a doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Ailesinin geçmişiyle yüzleşirken kurduğu her bağlantı, onu, içinden çıkılamaz yeni hikayelere atar. Savaşın, insanların kaderi üzerindeki etkisini kendi aile sırları üzerinden görmeye başlar. Filmin başrollerini Öykü Karayel, Beran Soysal ve Muhammed Cangören paylaşıyor.

Share.

İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı mezunu. 15 Yıl Havacılık sektöründe çalıştı. Uçakları,yolcuları ve yolculukları çok sever. Farklı insanlar tanımak,tanımadığı şehirlerin sokaklarında dolaşmak en hoşlandığı şeydir. Bir kız çocuğu annesidir. Sitemizin Yazı İşleri Müdürüdür

Comments are closed.

Exit mobile version