Sağlıklı bireyler olarak paranın hayatımızdaki en önemli şey olduğunu herhalde hiç birimiz inkar
edemeyiz. “Her şey para değil” ,”parayla saadet olmaz” vs. gibi laflar bence her konuda yaptığımız
gibi ana konudan sapmak ve kendimizi avutmaktan başka bir şey değildir. Büyük çoğunluğumuzun
yaşamını idame ettirebilmek için para konusunda ne hesaplar, ne hokkabazlıklar yaptığını görüyoruz.
Geneli az gelirli, çok az gelirli, ve çok çok az gelirli bireylerden oluşan toplumumuzda para haddinden
fazla önem kazanmaktadır, çünki çoğu insanımız için “o”nun “birazcığına” bile erişilmesi çok zordur.
Bunun sebepleri bu gün ki konumuz değil…..
Madem ki ancak “para” deyince kulaklar dikiliyor, o zaman onun hakimiyetini kabul etmemiz
gerekir. Ne kadar güzel ideallerden bahsedersek edelim,”canlı” üç beş kuruş kadar etkisi olmaz.
İnsanımız ezelden beridir paraya çok hakim ve malik olamadığı için, “o”nun azına bile çok değer
veriyor. ”Hiç yoktu ki zaten,bari bundan sonra birazcık ta olsa, olsun,yeter bana ” diyor kısacası.
Fazlasını zaten hayal bile edemiyor büyük çoğunluğu. Durum bu olunca, insanımız “müthiş edebi,
ahlaki ,laf kalabalığı ve “güzel yarınlar” soyutluklarına kulak dahi asmıyor , sadece eline “canlı”
geçebilecek “üç beş kuruş”u hiçbir şeye değişmemek istiyor…….”Üç beş kuruş arası az acı soslu yaşam
hakkı” ona yetiyor. Parayı veren de düdüğü alıp çalıyor; Burada işin ilginç yanı “düdüklerin çoğunun
çok ucuz olması”.Böyle gelmiş böyle gidiyor.
Kendi düdüğünün çok değerli olduğunu ve üç beş kuruşa verilmemesi gerektiğini bilenler ise,
düdüklerine öyle çok değer biçiyorlar ki, kime vereyim, kime vereyim derken sonunda düdüklerini
kimseye veremiyorlar; Hazin melodilerini daracık bir alanda kendileri çalıp kendileri oynuyor…..
Tuncer Yıldırımgeç